Özhaseki, Bakanlık olarak başlattıkları bu güzel projeye gönüllü olarak destekleri için öğrencilere teşekkür ederek, “Çevre denilince aklımıza bizim dışımızda yaşadığımız organik olan ortam gelir. Doğa gelir etrafımız gelir. Buraları tertemiz tutabilmek, o doğayı, yaşadığımız ortamı kirletmemek bizim birinci görevimiz olmalı. Eğer bizler yaşadığımız ortamı kirletirsek bir daha yaşam imkânı bulamayız. Sizler şimdiden çevreye duyarlı etrafını gözeten kirletmeyen gençler olarak büyüdükçe bizim geleceğe ümidimiz artıyor. Geleceğe bakarken daha çok ümitli bakıyoruz. Çok üretiyoruz, çok tüketiyoruz, çok tüketince de dışarıya çok atık veriyoruz. Attığımız o atıklar başımıza bela olarak dönüyor ve geliyor. O atıkları dışarıya en uygun şekilde verebilmek evlerimizde en azından atıklarımızı ayrıştırabilmek hepimizin birinci işi olmalı. Elinizdekileri dışarıya atmamalısınız, elinize ne geçerse dışarıya atarak kirletmemelisiniz. Evlerde anne babalarınızı uyarın. Camları ayrı, kâğıtları ayrı, kızartmalar için yapılan yağları ayrı bir poşete koysunlar. Dışarıda bir cam parçası tam 4 bin yılda eriyor. Su içip dışarıya herkesin attığı pet şişeler tam bin yılda eriyor. Tabiatı bu şekilde mahvedersek yarın yaşayacak ortam bulamayız. O zaman yaşam imkânı olmayan bir yerde dünya herkese zehir olur. Duyarlılığınızdan dolayı sizleri tebrik ediyorum. Hepiniz çevre dostunuz” şeklinde konuştu. Ardından Neşet Ertaş Sanat ve Gösteri Merkezine geçildi. Bakan Özhaseki, burada öğrencilere Çevre Çiçekleri Hareketi'nin ilk dersini hazırlanan slayttaki resimler eşliğinde verdi. Çevre kirliliğini 4 ana başlıkta anlatan Özhaseki, “Hava, su, toprak, enerji. Bu dört ana temayı korursak hayatı koruruz. Bunları koruyamazsak işimiz zor. Bunları kirletmezsek işimiz çok kolay” ifadelerini kullandı. Bir tane büyük kayın ağacının 72 insan için gerekli olan oksijeni verdiğini söyleyen Özhaseki, dışarıya atılan şişelerin toprakta 4 bin yılda, bir plastik şişenin bin yılda, çikletin ise 5 yılda eridiğini kaydetti. Özhaseki, sigara filtrelerinin ise toprakta 2 yılda eridiğini bildirdi. Dünyada bulunan suyun yüzde 97,5’inin tuzlu sudan oluştuğunu sadece yüzde 2,5’inin tatlı sudan oluştuğunu aktaran Özhaseki, şunları kaydetti: “Dünyada her tarafa bakıp da çeşmeler akıyor diye su zannetmeyin. Hele hele bizim ülkemizi çok büyük su zengini bir ülke olarak görmeyin. Türkiye’deki bütün ırmakların, nehirlerin, akarsuların toplamı sadece Avrupa’dan gelen Tuna’nın debisinin yarısı kadar. Ne kadar zayıf bir akarsu sistemine sahip olduğumuzu su zengini bir ülke olmadığımızı herkes bilsin diye söylüyorum. Musluğu açık bırakmamak lazım. Suyu boşuna akıtmayın.”

“Doğa da Çevre de Bir Emanet”

“Bu canlar bize emanet Allah’ın bir lütfu” diyen Özhaseki, “Allah bize emanet olarak verdi. Doğa da çevre de bir emanet. Emanete hıyanet olmaz. Emanete kötü davranılmaz, emanet kirletilmez, tahrip edilmez. Biz de hepimiz emanete saygılı davranacağız” dedi. Özhaseki, Sıfır Atık Projesiyle ilgili de çocuklara bilgi vererek, cam şişeleri, kağıtları, plastikleri, teknolojik atıkları, pilleri, kızartma yağlarını ayrı ayrı poşetlere koymaları gerektiğini anlattı. Bakan Özhaseki sorduğu soruları doğru cevaplayan öğrencileri sahneye çağırarak hediye takdim etti. Özhaseki, ayrıca 2 öğrenciye de çevre müfettişi kartlarını verdi.

Editör: Haber Merkezi