Milliyetçi Hareket Partisi Kayseri milletvekili Baki Ersoy, “Kayserimizde fırsatçıların mal stokladığı bir dönemde tüm malları meydana çektirip Kayseri Halkına yağ, bulgur, makarna dağıttıran,mahkumlar üşüyor diye ceza yattığı Hapishaneyi satın alıp tadilat yaptıran bir Kabadayıyı,ağabeyimiz Şemsettin Şemsettin’i kaybettik. Allah rahmet eylesin,mekanı cennet olsun” dedi.

ŞEMSETTİN ŞEMSETTİNOĞLU KİMDİR?

Kabadayı olarak ün yapan ve her daim mazlumun yanında yer alıp, zalimin karşısına dikilip ‘Gariban babası’ olarak bilinen Şemsettin Şemsettinoğlu, 82 yaşında hayatını kaybetti.

Kayseri’nin ilk ve tek kabadayısı olarak ün yapan Şemsettin Şemsettinoğlu, 82 yaşında yakalandığı hastalığa yenik düşerek hayatını kaybetti.

Şemsettin Şemsettinoğlu…. Kayseri’de her daim zalimin karşısında durmakla bilinen ve mazlum ile gariban babası olarak tanınan, yattığı cezaevini satın almasıyla nam salmış Kayseri’nin eski unlu kabadayılarından!

Kabadayı dediysek mafya değil, şimdiki salon kabadayılardan ise hiç değil! Eskinin bıçkın delikanlılarından imiş Şemsettin Şemsettinoğlu! 70 ve 80’li yıllarda kuyruk ve karaborsa zamanı karaborsacıların elinden zorla yağ alıp, Kayseri Cumhuriyet maydanında garibana dağıtmışlığı vardır kendisinin!

Yattığı cezaevinde satın almakla nam salan Şemsettin Şemsettinoğlu, şunları anlatmıştı:

"Yine Ecevit hükümeti, cezaevine girmeden evveldi bu, 1977-1978 yılı. Kiçikapı’da köşede şimdi telefon falan satıyorlar, orayı ben yapmıştım. O zaman benzin yok, yağ yok, şeker yok; bir çok şey karaborsa!

Bana dediler ki: “Bakkallar derneğine üye olursan, oradan yağ şeker alırsın” Bakkallar derneğine vardım. 10 lira, 20 lira, 30 lira; üç basamak, hangisinden olursa. Bende en yükseğinden, 30 liradan oldum. Ddernek ne verirse iyi deyip, sevinip alıyorsun. Hakkına üç beş tane mi düştü bilmeden; bir tenekeyi alıp sevinerek gidiyorsun. Sigara da aynı böyleydi. Kiçikapı’da ki yerimizde bakkaliye gibi bir yer. Bana beş teneke yağ gönderdiler. Dükkana sokturmadım; “Dışarıya koyun, dışarıda dağıtın” dedim. Baktım ki kocaman kuyruk oldu. Kuyruktaki gençlerde sıra yüzünden kavga ettiler, ayırdık falan… O zamanda mübarek ramazan ayı. Kafama koydum, derneğe gittim; ama dernekte gördüm ki bir kişinin hakkı üç ise bir tane verilir, ikisi dernekte kalır, daha sonra dernek üyesi tarafından karaborsa da satılırmış. zaten gençler kavga etti diye moralim de bozuldu. O hırs ile derneğe gittim ve orada onlarca yağ gördüm. Daha sonra bir araba getirdim, bütün yağları arabaya doldurdum. O sırada hükümete haber vermişler. Arabaya 200 küsur teneke yağı yükledik, meydana doğru yola çıktık. Meydanda, medresenin arkasında o zaman et balık kurumu var. kurumun önünde uzun kuyruklar oluşmuş! Oraya seslendim: “Gelin size yağ dağıtacağım” dedim. Kuyruk olduğu gibi bizim oraya yöneldi. Kuyruk ile birlikte meydanda caddenin ortasına dineldik. Etraf kalabalıklaştı, bir de baktım hükümetin adamları, polisler geldi. Ellerinde akrep silahlarla falan, tenekeyi de üst üste koyduk, teneke yükseldi. Biliyorum, bana geliyorlar. Üstümde de kot pantolon, kot blucin var! Blucinimde kısa, o zamanın modası. Belimde on dörtlüm var. Blucinimde kısa olduğu için silahımın yarısı gözüküyor. Tehlikeli zamanlar o zamanlar. Sıçradım tenekelerin üstüne çıktım. O zaman gırtlaksız Vedat bey vardı; şube müdürü tövbe yukarıya bana bakmıyor, kim yapıyor, kimi ediyor diye bağırıyor. “Ben” diye seslendim. “Vay nasıl yaparsın, edersin” dedi kafayı kaldırdı. Ben de: “Ben bunu yaparken ölmeyi, öldürmeyi, her şeyi göze aldım, bu memlekette hakkı, hukuku gözetecek bir merci yok mu?” dedim. Kimse konuşamadı. “arkadaşlar birbirinizden alın paralarını da, derneğe verin” dedim, bıraktım gittim. O günün parası ile altı bin küsur lira da açık verildi, onu da ben ödedim. Nerede ise gaspa sokacaklar, onun içinde bir mahkemeye gittik, hatta mahkeme de hakim beni tanıyormuş, bana bir şeyler sordu; ama aslında soru da değil öyle sohbet ettik, ceza meza vermedi."

HABER: ALİ TÜRKASLAN

Editör: Haber Merkezi