Siyasi partiler 2019’daki seçimleri kazanabilmek için şimdiden planlarını yapmaya başladı.

2019’da ise partileri ve seçmenleri zorlu bir süreç bekliyor. Eğer erken seçim tartışmaları alevlenmez ve seçimler erkene alınmazsa 2019’da 3 tane büyük sınav var

30 Mart 2019 tarihinde ilk olarak yerel seçimler için sandıklar kurulacak. Sonrasında ise Kasım ayında da hem milletvekilliği hem de Cumhurbaşkanlığı için seçmen sandık başına gidecek.

2019 yılından itibaren Türkiye’nin yönetim şekli de değişecek. Bunu bilen siyasi partiler şimdiden hamlelerini yapmaya başladı.

Ak Parti bu seçime yönetimde yaptığı değişikliklerle hazırlanıyor.

Cumhuriyet Halk Partisi ise referandum sürecindeki yüzde 49’luk bloğu tutmak için adımlar atıyor. Erken seçim çağrısı da bu yüzden.

En azından seçmeni diri tutmak ve Ak Parti’ye tek alternatif olduğunu kanıtlamak için böyle bir adım atıyor.

Meclisteki bir diğer siyasi parti MHP ise bu aralar sıkça baraj konusunu gündeme taşımaya başladı.

Baraj konusu neden tartışmaya açılır ?

Bunun birkaç sebebi olabilir.

Birincisi gerçekten temsilde adaleti sağlamak amacıyla MHP bu çağrıyı yapıyordur. Yani demokrasinin olmazsa olmazı olan partilerin mecliste yer almasını istiyordur.

İkincisebebibende bilmiyorum.

Üçüncüsü ve en mantıklı olanı ise MHP’nin baraj endişesi.

MHP, biliyorsunuz 1 Kasım seçimlerinin ardından uzun tartışmaların konusu haline geldi.

Seçimlerde elde edilen başarısızlık muhalif olarak adlandırılan grubu ortaya çıkardı. MHP’nin kongreye gitmesini isteyen isimler, bazı yargı mensuplarından aldıkları desteklerle MHP’yi ele geçirmeye çalıştılar.

Burada o gün yaşananları uzun uzadıya anlatacak değilim. O gün eğer partiyi ele geçirmekte başarılı olsaydılar, bugün MHP’de başka bir yapı (Fetö) etkin olacaktı.

Velhasıl, o süreç yargıdan Fetöcülerin temizlenmesinin ardından MHP’nin lehine sonuçlandı.

Öyle bir algı operasyonu yapıldı ki bazı ülkücüler farkında olmadan Fetö’nün kuyusuna düştü.

Bugün geldiğimiz noktada “Yurtta Sulh, Dünya’da Sulh” ,“15’inden sonra işler değişecek”ve “Ben Başbakan olacağım”(Bu sözleri ne hikmetle söylediyse) diyen Meral Akşener parti kurdu.

Sonuçta MHP’nin iktidar olmasını uzun yıllar bekleyen bazı isimler de muhalif grupta yer aldığı için partisinden ayrıldı ve Akşener’in yanında saf tuttu.

İster istemez böyle bir yeni oluşumun ortaya çıkması MHP’yi rahatsız etti. Çünkü MHP’ye tepki olarak ortaya çıkan bu siyasi yapı en çok MHP’ye zarar vereceğe benziyor.

Ha bence Meral Akşener’in partisinin de baraj sorunu var. Yani Meral Akşener’in kurduğu partinin iktidar olma şansı yok.

Hele hele Sayın Devlet Bahçeli’nin grup toplantısında 2019’a kadar Ak Parti ile ortak hareket edeceğiz” açıklamasının ardından Akşener’in işi çok daha zor.

Ama burada tabi MHP’nin net bir şekilde (Ne kadar yalanlansa da) baraj endişesi taşıdığını söyleyebiliriz.

Çünkü MHP’ye küsenler geçmişte olduğu gibi biraz partisinden uzaklaşacak. Bu da doğal olarak partinin tabanında kaymaya neden olacak.

Hal böyle olunca da MHP’nin baraj altında kalma riski de artacak. Bu durumu sezinleyen MHP Lideri Bahçeli, ısrarla barajın düşürülmesi gerektiğini vurguluyor.

Tabi buna Ak Parti’nin ne cevap vereceği önemli. Çünkü 2019’a MHP, Ak Parti ile birlikte girecek. Bunu Bahçeli açık ve net söyledi.

Ak Parti’nin de bu iyi giden ilişkilerin bozulmasına göz yumacağını beklemek doğru olmaz. Yani Ak Parti MHP’nin bu isteğine olumlu yanıt verebilir. Kendisini yarı yolda bırakmayan MHP’nin baraj altında kalmasını istemeyebilir.

Ama Ak Parti’nin önceliği 2019’daki Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak. Belki bu istek 2019’dan sonrasına bırakılabilir. Bu zor ihtimal gibi.

Her fırsatta Türkiye için işbirliği yapan bu iki partinin baraj konusunda da ortak adım atabileceğini hesaplayabiliriz. Ama yüzde 10’luk baraj en çok Ak parti’nin işine geliyor. Sonuçta oy oranlarının düşmesini istemeyebilir, yani bu adımı 2019’un sonuna bırakabilir.

HDP’nin durumu ise belirsiz. Silah zoruyla aldıkları oyları artık kaybettiler. Anketlere göre de baraj altında gözüküyorlar. Muhtemelen de arkasında silahlı terör örgütünün desteğini kaybedince vatandaştan da oy alamayacaklar.

Bunun sonucu olarak da meclis dışında kalacaklar.

Ak Parti’nin HDP’nin meclis dışında kalma ihtimalini göz ardı edeceğini düşünmüyorum.

Zaten bu seçim çok farklı olacak. İktidarı hedefleyen partinin mutlaka yüzde 50’den fazla oy alması gerekecek.

Ak Parti’nin de bu ortamda seçim barajını düşürerek oy kaybı yaşamak isteyeceğini düşünmüyorum.

Yüzde 10’luk barajı kendi lehine 2019’da da kullanacağı görüşündeyim. Ama Türkiye için siyasi işbirliği yaptığı MHP’nin tavrına nasıl yanıt vereceği ise merak konusu.

Bekleyip göreceğiz.