Resmen bir Mourinho belgeseli seyrettik. Hem de deplasmanda. İnter, Barceloan\'ya 1-0 yenilmesine rağmen ilk maçtaki kıl payı avantajla Şampiyonlar Ligi finalini oynamaya hak kazandı.
Bu maçta aklın ve hocanın verdiği taktiğin nasıl büyük bir disiplinle uygulandığını gördük.
Karşımıza bir soru çıktı;
Turu, Mourinho\'nun taktiği mi kazandı yoksa futbolcuların bu taktiği iyi uygulaması mı?
İkisi de...
Gelin, iki takım tarafından bu maçı mercek altına alalım.
Önce Barcelona;
Guardiola, bütün imkanlarını kullandı. Oyuncu değişikliklerini de akılcı yaptı. Takım bir an bile paniğe kapılıp oyun disiplininden uzaklaşmadı. Son dakikalarda topu şişirip karambol golü aramadı. Kalecileri bile santraya kadar çıkmasına rağmen yanındaki oyuncuya pas yaparak topu havalandırmadı.
Messi, Xavi, İbrahimoviç, Milito, Piquet, Alves, Pedro bir an olsun hata yapmadı. Hep şuurlu oynayarak rakibi delmeye çalıştılar. Sayılmayan gollerine bile itiraz etmediler kaçan Bernabeu\'daki finale rağmen.
Messi kıpırdayamadı. İbrahimoviç\'e uygun oyun olmayınca kenara alındı. Golü de savunmadan çıkan Piquet forvetlere taş çıkartan bir beceriyle attı. Böyle futbolcuları olmasına rağmen Barcelona kendi sahasında elendi.
Piquet\'nin golü de derslik. Kapanmış İnter defansı maç sonuna kadar hata yapmadı. Ne zaman ki savunmadan sürpriz bir oyuncu geldi İnter savunması çaresiz kaldı golü yedi. İşte futbol budur. Koskoca Barcelaona bunu fazla yapamadığı için elendi.
Kanat atakları da denediler fayda etmedi. Üstelik rakip bir saat de 10 kişi oynadı.
Şimdi bizim bilgeler; İniesta oynasaydı Barça turu geçerdi diyecekler. Oysa Mourinho takım oyunundan dersler verdi. İniesta da fark etmezdi. Futbol ekip oyunu. Bir maçta dört gol atan Messi oynadı da ne oldu?
Maç sonunda kızan rakibe dalan, hakemi suçlayan da olmadı.
Yöneticilerini görmedik bile...
Guardiola atlayıp zıplamadı. Kafası hep oyunadydı. Sonunda yenilgiyi büyük bir olgunlukla kabullendi.
Bizimkilere örnektir.
İnter nasıl kazandı
İnter savunmasında herkes göz hapsinde tuttuğu adamını hiç kaçırmadı, hesapta olmayan defans adamı gelince gedik verdiler ve golü yediler.
İnter savunması sabit oynadı. Yerlerini hiç terk etmediler. Rakip atakların yönüne göre yüzlerini döndüler. Geri dörtlüdeki oyuncuların önündeki boşluklara da orta saha elemanları konuşlandı. Bu pozisyonlar hiç bozulmadı. Oyuncular hata yapmadı ve bir kişi de eksik oynadılar. Amaçları birden fazla gol yememekti. Yemediler. Şayet yeselerdi işin rengi değişecek Mourinho takımını atağa kaldıracaktı. Gerekmedi işi bitirdiler. İki ayaklı maçların nasıl oynanacağını ispatladılar. Şu gerçek ortaya çıktı; amaca giden yolda savunma yapmak ayıp değildir.
Aptalca saldırmak yerine akıllıca savunmak daha iyidir düşüncesi kanıtlandı.
Elinde ne kadar etkin forvetlerin olsa da savunman gol yerse kazanamazsın.
Örnek; Galatasaray.
İnter\'in kalecisi de mükemmeldi. Çıkardığı bir top vardı ki maçın kaderini eğiştirdi.
Mourinho da kenarda gereksiz atraksiyon yapmadı, turu atlayınca sahaya daldı ve sevindi.
Bizimkilerin kulakları çınlasın.
İnter\'de Eto\'o gibi geçen yıl Barcelona forması giymiş bir oyuncu vardı ve tribünlerden ona hiç kötü tezahürat yoktu.
Ve Barça\'nın sahasında Samuel Eto\'o\'nun takımı İnter tur atldı.
Bu maç bizim insanımıza sunulacak en güzel örnektir.
Hatta ders niteliğinde bir belgeseldir.
Bravo İnter!
Bravo Mourinho...
Siz bir bütünsünüz.
Rijkaard\'ı getirmek mesele değil
Mesele Rijkard\'ın çağdaş futbol öğretisine kulak vermektir.
İnter böyle kazandı.
Mourinho\'da; Servet, Sabri, Caner, Barış, Sarp, Emre yoktu!
Şimdi içinizden Rijkaard da elindeki mevcuda göre takımına futbol oynatsın diyenler de çıkacaktır.
O zaman niye Rijkaard\'ı getiriyorsunuz.
Getirin Dubai\'den bir hoca oynatsın çağ gerisi futbolu.
Bundan önce dört yıl boyunca Avrupa\'yı kasıp kavuran, bütün kupaları toplayan Barcelona\'nın da başında Guardiola veya Mourinho değil Rijkaard vardı.
Galatasaray Rijkaard\'a sahip çıkmalı ve onun yolunda gitmeli.
Sabretmeli.
Futbol; vatan, millet, Sakarya ile oynanmıyormuş işte gördük!
Kim şampiyon olur?
Her kafadan bir ses çıkıyor. Felaket tellallığı yapanlar da çok.
Bildiğim tek şey Galatasaray ve Beşiktaş\'ın şampiyonlukta hiç şanslarının olmadığı. Onlar bu treni kaçırdılar.
Fenerbahçe de bundan sonra bu fırsatı kaçırmaz.
Bursaspor\'un ve Fenerbahçe\'nin eşit zor maçları var.
Bugünden hesap yapmanın da bir alemi yok. Her maç 90 dakika içinde sonuçlanır. Doğmamış çocuğa don biçmek olmaz. Ama unutmayın ki Bursaspor\'un avantajlı 3 puanı var Ankaraspor\'dan. O hafta Fenerbahçe de maçını kazanmak zorunda.
İkisinin de ligin son maçında işleri zor;
Fenerbahçe kendi evinde yıllar öncesinin fırsatını kollayan Trabzonspor\'la oynuyor. Malum Fenerbahçe Trabzon\'u şampiyonluktan etmişti. Roller şimdi değişik!
Bursaspor da Beşiktaş\'la oynuyor.
Galatasaray-Bursaspor maçını gördünüz. Aslanlar gibi oynadılar ve Fenerbahçe karlı çıktı.
Beşiktaş her ne kadar lige havlu atmış da olsa Beşiktaş Beşiktaş\'tır. Teslim olmaz.
Trabzon da öyle...
Bekleyip göreceğiz.
Tüzük kongresi
Galatasaray köhnemiş tüzüğünü değiştiriyor. Bu kongre aslında mecburiyetten . Aylardır üzerinde çalışmalar yapılan bir tüzük. Geçen akşam Galatasaraylılar Derneği\'nde bilgilendirme toplantısı vardı. Adnan Polat konuştu. Genel Kurul\'un vereceği karar hakkında Fazla etkili olmamak için daha çok kulübün içinde bulunduğu başarısız sezondan bahsetti ve geleceğe dönük projeleri anlattı. Galatasaray\'ın gelecek yıllardaki yaşamına tesir edecek bu tüzük değişikliği sanırım kongrede çok tartışılacak.