Vali Devlet’in İldeki temsilcisidir.

Kaymakam ilçedeki, muhtar ise mahalle ve köyde Cumhuriyeti, dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Makamını temsil eder.

Yani ikisi atanmış, biri seçilmişlerden oluşan bu makamlar, Anayasa ve Yasaları yönettikleri birimlerde harfiyen uygulamakla yükümlü insanlardır.

Anayasal kurumlara eşit, Anayasal olmayan yapılara da uzak durmak temel sorumluluklarıdır.

1977’den bu yana sırtımda Fotoğraf Makinesi, elimde kalem var.

Onlarca bakan, çok sayıda Başbakan, birkaç da Cumhurbaşkanı dönemi yaşadım.

Bakan veya Başbakan bir kente geldiğinde, kentle ilgili incelemelerde bakanın veya başbakanın yanı-başında kentin valisi olurdu.

Ta ki bakan ziyaretinin resmi bölümünü tamamlayana kadar.

İl Başkanlığı’na geldiğinde sıra, Vali kapıda izin ister ve ayrılırdı.

Haddine miydi, bir il başkanının randevusuz Valinin kapısına dayanması.

Şimdi, sabahları il başkanına ‘Günaydın efendim, bu gün için bir emriniz var mı?” diyerek mesaiye başlayan yönetici modeli türetildi kamuda.

ANAP İktidarı dönemi.

ANAP İl Binasında Köy Hizmetleri İl Müdürünün fotoğrafı çıkmıştı da gazetelerde, günlerce konu edilmişti, “Devlet memurunun partide ne işi var” diye.

Ama bu gün, kamu kuruluşlarının durumuna bir bakın Allah Aşkına.

Devlet Kurumu ile Parti Merkezi arasındaki farkı bilmeyen Liyakatsizler Ordusu çöreklenmiş kurumların yönetim kademelerine.

Bakın eskinin valileri nasıldı, bir örnekle anlatayım;

Yıl 1986.

Turgut Özal’ıın, her fırsatı değerlendirerek, gittiği her yerde miting üzerine miting düzenleyerek gücünü göstermeye çalıştığı günler.

Sıra memleketi Malatya’dadır.

Özal’ın hazırlattığı mitingin gövde gösterisine dönüşmesi için her şey profesyonelce hazırlanmış.

Turgut Özal’ın üzerinde olduğu otobüs Malatya meydanına girer, meydan iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalıktır.

Özal otobüsün üzerine çıkarken Malatya Valisi Naim Cömertoğlu’ nu da yanına çağırır; ancak Vali;

‘’ Efendim, ben devletin valisiyim, orada olmam uygun olmaz’’der.

Demesine der de, Özal, allem eder, kallem eder Vali Cömertoğlu’nu da kürsüde yanına alır.

Turgut Özal kısa boylu olduğu için uzaktan da yakından da yeterince görülmez, otobüsün üzerindeki kalabalıkta.

Miting alanını dolduranlar hep bir ağızdan bağırırlar, ‘ ÇÖK, ÇÖK, ÇÖK ‘

Özal’ın yanındakiler çökecekler ki kalabalık Özal’ı görsün.

Özal durumu kavrar ve oda çevresindekilere ‘’ çök, çömel’’ diye bağırır.

Bağırmasına bağırır da herkes çöker çökmeyen Malatya Valisi Naim Cömertoğlu’ dur.

Özal bağırır, ‘’ Vali bey sen de çök , çömel şuraya ! ‘’

Malatya Valisi Naim Cömertoğlu anında cevap verir.

‘’ SAYIN BAŞBAKANIM, BEN DEVLETİN VALİSİYİM. VALİ ÇÖKMEZ, VALİ ÇÖMELMEZ. VALİ ÇÖKERSE DEVLET ÇÖKMÜŞ OLUR. İZİN VERİRSENİZ BEN AŞAĞIYA İNEYİM !’’ der ve iner.

Malatya Valisi Naim Cömertoğlu’ nun bu sözleri mikrofondan tüm alana yayılır ve halk valiyi çılgınca alkışlar.

İşte Devleti temsil etmek budur.

İl Başkanını üzdü diye vali görevden almak, kurum müdürünü partiye çağırıp sorguya çekmek değil.

Şimdi anladınız mı Saylın Vali'nin, Dinci bir yapının temsilcilerini heyet olarak Vilayet Makamında ağırlamasını eleştirmemizin nedenini.