10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü mü?

Güldürmeyin beni!

Niye mi?

Gazetecilik, onurlu ve bir o kadar kutsal bir meslek.

Zor şartlarda, büyük emek ve mesai isteyen bir meslek.

Gecen yok

Gündüzün yok,

Uykun yok,

Stres çok.

Mesleğe saygı ise sıfır!

Biraz da biz kendimizi eleştirmemiz lazım. Bizler sütten çıkma ak kaşık değiliğiz tabiki.

Gelin o zamn hem soralım, hemde yanıtlayalım…

Bu mesleğe yıllarını veren biz gazeteciler zor şartlarda bu mesleği yapıyor muyuz?

Evet yapıyoruz.

Maddi anlamda büyük sıkıntı çekiyor muyuz?

Evet çekiyoruz.

Ay sonunu nasıl getireceğiz diye kara kara düşünüyor muyuz?

Evet düşünüyoruz.

Medya patronları sıkışında ilk emekçi gazetecileri işten çıkarıyor mu?

Evet çıkarıyor.

O medya patronları işten çıkardığı gazetcinin hakkını sonuna kadar veriyor mu?

Hayır vermiyor.

Gecesi, gündüzü olmayan emekçi gazeteciler asgari ücrete mahkum ediliyor mu?

Evet ediliyor.

İşsiz kalan meslektaşlarımızı arayan soran var mı?

Hayır yok.

İşsiz kalan meslekdaşlarımızın okuyan çocukları için bir şey yapan var mı?

Hayır Yok.

Kirada oturan meslekdaşlarımıza destek olan var mı?

Hayır Yok.

Sansür var mı?

Sonuna kadar.

TV ve gazetelere bakınca bunu rahatlıkla görebilirsiniz.

Yani, kimsenin umurunda değil çalışan gazeteciler.

Tek sistem var

Al gülüm, ver gülüm

Ne şiş yansın nede kebap.

Yeter mi bence yetmez…

Mesela tek tek sayalım…

Başkan Memduh Büyükkılıç, Ahmet Çolakbayrakdar, Mustafa Palancıoğlu hangi işsiz meslekdaşımızı arayıp bir derdin var diye sordu?

Hangi milletvekili Mehmet Özhaseki mi,

Taner Yıldız mı,

İsmail Tamer mi,

Mustafa Elitaş mı,

Hülya Nergis mi,

Emrah Karayel mi,

Çetin Arık mı,

Baki Ersoy mu,

İsmail Özdemir mi,

Dursun Ataş mı?

Yeter mi yetmez!

Sanayi Odası başkanı Mehmet Büyüksimitci, hangi işsiz meslekdaşımızı arayıp derdini sordu?

Ticaret Odası Başkanı Ömer Gülsoy, hangi işsiz meslekdaşımızın yanında yer aldı?

Ticaret Borsası Başkanı Recep Bağlamış, hangi işsiz meslekdaşımızın sorunlarını dinledi?

Kısacası şehri yönetenlerin kaçı dertlerimizle dertlendi?

Tabi ki, Hayır, hayır, kocaman HAYIR!

Ben işsiz iken kimse arayıp sormadı beni J

O yüzden süslü sözlere gerek yok.

Komik duruma düşüyorsunuz.

Bakın Kayseri’de gazete sayısı 4 oldu.

Bu iş kime yaradı?

Bana mı, genç meslekdaşlarımıza mı, yoksa gazete sahiplerine mi?

Evine zor şartlarda ekmek götüren meslekdaşlarımızın maaşı 5 bin TL oldu da benim mi haberim yok?

Asgari ücrete devam.

Haaa örnek olarak 5 Bin TL maaş alan meslekdaşımız varsa o parayı veren medya patronuna helal olsun.

Ama nerede?

Kısacası hep sıkıntı, hep sıkıntı.

Hepsini üst üste koyduğumda sadece üzülüyorum.

Böyle olmamalıydı.

O yüzden çuvaldızı birazda kendimize batıralım.

Mesleği bu hale getiren ben değilim

Gazeteci denince “Aman benden uzak dursun” sözünü insanların ağzına sakız yapan ben değilim.

Gazeteci denince, “Biraz para verin gitsin” sözünü insanların ağzına sakız yapan da ben değilim.

Gazetecilik adına hiç bir şey yapmayan ve gazeteleri belediye bültenine çevirende ben değilim.

Tv’lerde tek tip yayın yapılması için baskı kuranda ben değilim.

Aman bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyen de ben değilim.

Meslekdaşının derdi ile dertlenmeyen, fırçalamayı kendine marifet eden de ben değilim.

Asgari ücret verip sanki dünya bir para veriyormuş gibi afra tafra yapan da ben değilim.

Meslekdaşlarımıza saygı göstermeyen, sürekli tepeden bakan, muhatap olmak istemeyen de ben değilim.

Genç meslekdaşlara saygı göstermeyen ama kendilerine geldi mi avazı çıktığı kadar bağıran ve saygı bekleyen de ben değilim.

Kısacası dostlar çuvaldız meselesi uzar gider.

Yani, sistemin çarkında kırık parçalar var.

El birliği olmadan tek tek dağılırız.

Kimsede gözümüzün yaşına bakmaz.

Mesleği ayaklar altından kaldırmak topyeküm mücadele ile olur.

Sen, ben bizim oğlanla iş sadece birilerine yarar.

Yinede 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü Kutlu olsun.