Görünmeyen bir el, farkedilmeyen bir güç, gündeme seçimlerin geldiği her dönem olduğu gibi bu günlerde, muhalefet üzerinde yine tepinmeye başladı.
Yıllarını MHP davasına vermiş insanların çok büyük bölümüne, "Devlet Bahçeli ile yürümez" sözü ezberlettirildi, her fırsatta papağan ustalığında her yerde seslendiriyorlar. Yetmedi, MHP-CHP birlikteliği ile belirlenen, iyi olup olmadığı tartışılır olsa bile, Sayın İhsanoğlu yerine gidip Recep Tayyip Erdoğan için oylarını kullandılar, ya da sandığa gitmediler.
Neyse ki, MHP'de hala güçlü bir yapı var ve bu tür, niyetsizler parti teşkilatlarına nüfuz edemiyorlar.
Peki ya CHP..
Siyasal hayata Mao Zedung'un ilkelerini topluma empoze etmeye çalışarak atılan, sonra da bir ara bülücübaşının en sadık savunucusu haline gelen, ziyaretlerinde PKK Uşaklarının askeri törenle karşıladıkları bir zat var.
Seçme MHP'liler ile Ergenekon, Balyoz gibi davalarda birlikte yargılandı.
Kimine göre CİA Ajanı, kimine göre Mussod'la işbirliği içinde, ama;
Son yılların kendine göre en Atatürk'çüsü.
YSK Seçimleri sürecinde başlayan bir flört dönemi ile iktidarın en yakınında saf tuttu, CHP çatısından bir kiremit daha nasıl koparılır diye gece gündüz yaylım ateşi açıyor.
Neymiş efendim, CHP ulusal çizgiden kopmuştur. Atatürk'ü reddetmektedir. Vatanı, bayrağı savunmayı ilke edinenler bunun partisinin çatısı altında toplanmalıymış vesaire..
CHP'nin genel başkan kontenjanından piyango ikramiyesi çıkarcasına milletvekili yaptığı bazı isimler, bu zatın televizyonunda baş köşe konuğu, gazetelerinde CHP'ye ateş edenlerin cephe komutanları gibi.
Bunlardan ilki istifa etti.
Diğeri disiplin kuruluna sevkedildi.
Kendilerine, Atatürk fotoğraflarından maskeler yaptıran bu güruhun şimdi tek bir amacı var, "Biraz güçlendiği ortaya çıkan CHP'yi geriletmek."
Böylece Ak Parti iktidarının bir dönem daha sürmesini sağlamak.
Malesef bu oyuna, son zamanlarda bazı Türk Silahlı Kuvvetlerin eski mensuplarının da alet olmaya başladığını bu adamın yanında boy gösterdiğini görüyoruz.
Neymiş efendim, Kemal Kılıçdaroğlu partiyle ilgisi olmayan insanları yönetime almış.
Aldığı insanlara bakıyorsunuz, biri ekonomi konusunda bir deha, diğeri dış politika uzmanı, bir diğeri Türk Siyasetinin farklı ve renkli bir ismi.
Eğer bu isimlerle CHP sosyal demokrat çizginin dışına çıktıysa veya ulusalcı kardeşlerimin dediği gibi çıkacaksa, batsın öyle bir parti.
Bu zaman zaman ülkemizde geçmişte incil dağıtan mlisyonerlere, "Din elden gidiyor" diye tepki gösterdiğimiz gibi bir şey.
Üç tane kıçı kırık misyoner incil dağıttı diye islam dini gerileyecekse, suçu ve hatayı misyonerlerde değil, inancımızda aramamız gerekmez miydi..
Eğer CHP'de farklı seslerin, farklı renklerin partiye katılması ile sosyal demokrat çizgiden çıkacak deniyorsa, bu insanlar sosyal demokrasiden ne anladıklarını bir kez daha sorgulamak zorundadır.
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en kritik süreçlerinden birini yaşıyor.
Her an Doğumuzda, Güneydoğumuzda bir kıvılcım çakılabilir ve kendimizi başka ülke topraklarında bulabiliriz.
Bu tablo, uygulanan yanlış dış politikaların Türkiye'yi getirdiği kritik noktayı gösteriyor..
İçerdeki sıkıntılar daha vahim.
Cumhuriyet adına ne varsa tek tek belleklerden silinmeye çalışılıyor.
Adeta Türkiye Osmanlı'nın son dönemlerine resetlenmek isteniyor.
Başımızdaki zat, Kanuni'nin yaşadığı sarayın yüz katı büyüklüğünde saray yaptırdı.
Tek hedef, başkanlık adı altında padişahlık.
Ve arkasından, hilafetin yeniden kurusullaştırılarak Ortadoğunun karanlık rejim modellerinden birinin ülkemizde ilanı ve icrası.
Ve ne acıdır, böylesi bir dönemde tehlikeyi görenlerin tek vücut olup oynanan oyunu halka anlatmaları gereken bir dönemde Maocu Perinçek ve yandaşları el ele vererek muhalefeti küçültmeye, iktidarın önündeki engelleri kaldırmaya çalışıyorlar.
Yaşananlar mutlaka CHP yönetimi için de bir ders niteliğindedir. Dilerim, bundan sonra sosyal demokrasiye inanmış insanlar yerine genel merkezin referans mektupları ile illere aday gönderilmez.
Ve MHP'li geçinip MHP'yi küçültmeye çalışanlara da tavsiyem, böylesi dönemler iç sorunların ön planda tutulduğu dönemler olmak yerine birlik ve beraberlik içerisinde ortak aklı , ortak çalışmayı gerektirir.
Hem MHP'de, hem de CHP'de iç karışıklık çıkaranlar, iktidar gemisinin yelkenlerine rüzgar taşıdıklarını unutmamalıdır.