Obeziteyle mücadelede, cerrahi uygulamanın en son tercih edilmesi gereken seçenek olduğunu belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Can Küçük, obezite cerrahisinin kolay zayıflama yöntemi olarak görülmemesi gerektiğini söyledi.

Kişinin ağırlığının, santim cinsinden boyunun karesine bölünmesi ile elde edilen ‘Vücut kitle indeksi’ 30’un üzerinde olması halinde obez olarak tanımlandığını ifade eden Prof. Dr. Küçük, bu sayının 40’ın üzerinde olması halinde ise, morbid yani ileri obez olarak tanımlandığını dile getirdi. Obezite cerrahisinde uygulanması gereken yöntemlere de değinen Prof. Dr. Küçük, “Hepsi laparoskopik olarak uygulanabilen üç teknik kullanılıyor. Mide kelepçesi yönteminde, silikon bir bant midenin üst kısmından geçirilip sıktırılıyor, mide bir kum saati şeklini alıyor ve üst kısımda kullanılan 15-20 cc’lik hazne bırakılıyor. Tüp mide yöntemi, günümüzde en sık kullanılan yöntem. Fasulye şeklinde olan midenin sağ iç kısmında başparmak kalınlığında ve muz şeklinde bir mide bırakılıyor, geriye kalanı çıkartılıyor. Böylece yemek borusunun alt kısmından başlayıp onikiparmak bağırsağına giden bir mide kalıyor. Gastrik by-pass yönteminde ise, hem mide hacmi küçültülüyor hem de 5 metrelik onikiparmak bağırsağının iki metresi iptal edilerek sindirim azaltılıyor. Daha zorlu ve komplikasyonu daha ağır olsa da, en fazla kilo verdiren de bu teknik oluyor. Geri dönüşümsüz olan bu ameliyatın devamlı ishal olmak, elektrolit kaybı, besin eksikliği gibi yan etkileri olabiliyor” diye konuştu.

Obezite cerrahisinden sonra tüm sorunların ortadan kalkacağını yanılgısına düşülmemesi gerektiğini de ifade eden Prof. Dr. Küçük, şöyle konuştu:

“Oysa hastanın üzerine düşen görevler bulunuyor. Öyle hastalar var ki, eritilmiş çikolata ya da litrelerce kolalı içecek tüketebiliyor. Bu sağlıksız davranışlar kilo vermeyi azaltıyor. Hastalardan bu şekilde beslenmemelerini ve kilo verdikten sonra, sarkmaları azaltmak için düzenli egzersiz yapmalarını istiyoruz. Cerrahi sırasında midenin üst kısmında yer alan iştah merkezinin alınması da, hastaların iştahını azaltıyor, doyma hissi daha çabuk geliyor” şeklinde konuştu.

Obezite cerrahisinin, tedavide kullanılan etkili seçeneklerden olduğunu vurgulayan, ancak bu uygulamanın tercih edilmesi gereken son seçenek olması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Küçük, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Obezite tedavisinde kullanılan etkili seçeneklerden biri de obezite cerrahisi. Ancak cerrahi uygulama, obeziteyle mücadelede tercih edilmesi gereken son seçenek. Acıbadem Kayseri Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Can Küçük, obezite cerrahisinin bir kolay zayıflama yöntemi olarak görülmemesi gerektiğinin altını çiziyor ve ekliyor: “Obezitenin tedavisinde cerrahiden bahsedebilmek için önce zeminde bir endokrin hastalığı olup olmadığının anlaşılması gerekiyor. Endokrinolojik bir sorun yoksa ya da tedaviye başlandıysa diyet ve egzersiz de bu sürece dahil edilmeli. Yine iştahı azaltan ya da metabolizmayı hızlandıran ilaçlardan yararlanılabiliyor. Tüm bu aşamalara rağmen tedavi gerçekleşmiyorsa hasta cerrahi grubuna girmiş oluyor.”


Editör: Haber Merkezi