Bir süredir Kayseri dışındayım.
Ama sağolsun dostlar, bırakın yaşananları, kulis bilgilerini bile anında ulaştırıyor.
Yani Kayseri’deki her gelişmeden anında haberdar oluyorum.
4 gündür Kayseri’de mevsim normallerinin üzerinde bir yağmur var.

Sadece Kayseri’de mi?
Ülkenin bir çok noktasında durum aynı.
Depremler, Sağanak yağmurlar, yangınlar, afet olmalarının ötesinde, yerel yöneticiler için ve ülkeyi yönetenler için birer sınavdır aslında.

Mesela ben, güzel ülkemde yaşanan her depremde önce kamu binaları, okullar ve hastanelerin hasar görmesine yıllardır bir anlam veremezdim. Meğer malz emeten çalınıyormuş, yeni öğrendik.

Eğer Japonya gibi ülkelerde gördüğümüz 7 şiddetinde bir depremde bile bir-iki bina hasarının ötesinde hasar yoksa, yönetenler yapılaşmayı sadece seyretmiyor, doğal risklere karşı da dayanıklı olmalarını kontrol altında tutuyor, ihalelerde yasaların arkasından dolanmıyor, ihaleyi yapanlar yüzde onlukçu değil, hepsinden önemlisi iktidar 20 yılda 200 kez ihale yasası değiştirmiyor demektir.

Dün sabah bilgisayarı açtığımda 10 dolayında dostumdan değişik görüntüler ulaştırıldığını gördüm.

Hepsini pür dikkat izledim.

Tamamına yakını Kazancılar Çarşısı’ndandı.

Daha Cumartesi günü açılışı yapılan çarşının uzun bir onarım ve yenileme süreci sonrası geldiği, getirildiği acınası halin görüntüleriydi bunlar.

Meğer çatı kaplamasının altını süslemişler ama havalandırma delikleri yerine su kanalları bağlamışlar çarşının çatısına.

Şırıl şırıl akıyor yukarıdaki yağmur suları.

Herkes orada, ama Melikgazi Belediyesi’nden kimse yok, yüzleri kızarmış gelememişlerdir diye düşündüm.

Zira Kazancılar Çarşısına ikinci kez çuvalla para dökülmüş, ‘Sözde Turistik’ bir görünüme kavuşturulmuştu.

Biri girişine, çıkışına “Şemsiyesiz girilmez” yazılı iki tabela koymayı unutsalarda.

Görüntüleri izlerken şöyle bir geçmişe gittim, Kayseri’ye sunulan ama hiç biri sonuçlanmayan ya da çalışma sürerken çöken bozulan projelere.

Kadir Has Kültür Merkezi inşaatı sürüyordu, yurtdışındaydım.

Haber geldi, “Yapılan uzay çatı yağan kara dayanamadı ve çöktü” diye.

Neyse ki kimse görmeden halletmişlerdi, yenisini yapmışlardı.

Sonra, Develi Sulama Projesi geldi aklıma. Zamantı Suyunu Akdeniz yerine Karadeniz’e akıtacak olan. Bölgede sulanmayacak tek karış bırakmayacağı söylenen. Yüzlerce metrelik devasa tünel biteli 8 yıl oluyor. Ama sulama tesisleri yapılmadığı için tünel bomboş. Neyse ki Patates ve Elma Üreticileri için depo görevi yapıyor şimdilik.

DSİ Tanıtım Broşürlerinde “Türkiye’nin ikinci GAP’ı” olarak sunmuşlardı Yamula Barajı’nı. Kayseri’nin yanı sıra Yozgat, Kırşehir ve Nevşehir topraklarının büyük bölümünü de sulayacaktı. Kayseri’ye denizi getirmişlerdi, öyle diyorlardı. Meğer Baraj İnşaatı yap-işlet-devret modeli ile yapıldığı için yapımcı firmaya da belli bir debi su sözü verildiği için yıllardır sulama yapılmıyor. DSİ de, tanıtım broşürlerden Yamulanın Sulama bölümünü çıkarmış zaten.

Bahçecik Barajı ve sulaması; Projenin adını Bahçelik Barajı yaptılar ama sulaması bir türlü bitmedi, bitirilemedi.

Kayseri’nin içinden geçen Demiryolu hattının dışarıya alınması, Gar Binasının da Mehmet Özhaseki için Makam yapılması gündeme geldi. 17 kilometre demiryolu da yapıldı. 7 Yıldır demiryolu atıl duruyor. Çünkü bu büyük düşünürler yeni hattın ucuna gar binası ve lojistik merkezi yapmayı unutmuşlar! Baktılar, “Bari banliyö seferleri koyalım Sarıoğlan’dan Yeşilhisar’a kadar” dediler. Şehir dışına çıkarmak yerine mevcut hattın elektrifikasyon işlerini bitirdiler. Projeyi görmeye gelen bakan “Bu hatta banliyo çalışmaz, zarar eder” dedi ve bundan da vazgeçildi.

Kent içi trafik yoğunluğunun azaltılması için ‘Kuzey Çevreyolu Projesi”ne ilk kazma vuruldu. Yapımı sırasında en az 10 defe köşe yazdım ve buradaki teknik ekibin ulaştırdığı bilgileri aktardım. Namuslu görevliler diyordu ki, “Bu yol bitmeden bozulur, zira her şeyinden çalıyorlar..”

Dedikleri de doğru çıktı.

Yolun açılışı yapılmadan devasa çukurlar oluştu. Karayolları yeniden ihale ederek aynı yolu hizmete açmadan yeniden yaptırdı.

Kayseri-Ankara yolunun Boğazköprü bölümü;

Tam 2 kez inşa edildi, hemi de milyonluk ihaleler ile. Aylarcı Kayseri-Ankara Yolunun bu bölümü kapalı kaldı. Sonunda üçüncü ihaleyi yaptılar ve 87 milyon lira harcama ile bu günkü konumuna getirdiler.

Kayseri evleri Projesi;

Evlerin eski fotoğrafları var, bir de restore edilmiş haline bakıyorum, o güzelim konaklardan hilkat garibesi yapılar çıkarmayı nasıl başardıklarına hep hayret ediyorum.

2012 yılından bu yana bir yıl ihalesi yapılan, takip eden yıl ise temeli atılan Hızlı Tren Projemizden ise bahsetmeye bile gerek görmüyorum. Siyasilerden son açıklama Mayıs’ta temel atıldı diyorlar!, ama ertelendi galiba.

Başarılı oldukları mesele yok mu, olmaz olur mu, haklarını yemeyelim.

Sıradan birer bina olarak devraldıkları Belediye Binalarının kapılarındaki Saray yazısını indirdiler ama her birini bir saray yavrusuna dönüştürdüler, yetmez mi?

Saymaya devam edeceğim ama yerim bitti.

Diyeceğim, Sevgili Dostlar.
Son yağmurların kent içinde ve Kazancılar Çarşısında yol açtığı görüntüler için hiç kimse bu kenti yönetenlerden özür dilemesini, soruşturma açmasını, soruşturmanın sonuçlarını milletle paylaşmasını falan beklemesin.

Yarın içlerinden biri çıkar ve der ki, “Bu işin fıtratında var” diye ve mesele kapanır.

Hala Kayseri Halkının nefret ederek hatırladığı Ballı Villa arsaları konusunda bu kenti yöneten zat “Soruşturma açtık, bu büyük vurgunun sorumlularının görevlerine son verdik, parselleri gelinlerden, damatlardan, yeğenlerden, bebelerden topladık, yakında açık artırma ile ve milletin gözü önünde ihale edeceğiz” açıklaması bekliyor.