Ülkelerde yaşanan gelişmeleri değerlendirirken yakın tarihlerini iyi bilmek önemlidir.

Hatırlayanlarınız çoktur 10 yıl önce 9 Mayıs'ta vefat eden Kenan Evren'i mesela.

Yani ülkeyi yönetenleri, sık sık "Dün ne idiler, bu gün ne yapıyorlar?" gözüyle analiz etmek gerekir.

Bakmayın siz, Kenan Evren öldüğünde, 'Öldü kurtuldu' edebiyatı yapanların sergilediği samimiyetsizliğe..

Onlar da dün, "Allah Evren'den razı olsun. Geldi, sokağa çıkılabilir hale getirdi memleketi' edebiyatının yapıldığı yıllarda ön saflardaydılar.

Sandığa koşa koşa gittiler, kahır ekseriyetle seçtiler Evren'i. Anayasasına alkışlarla destek verdiler.

Öyle olmasaydı, 45 yıl sonra bile aynı anayasayı can simidi olarak kullananlar olur muydu aramızda..

Çok canlar yandı, 1980 öncesi sıkıyönetim dönemlerinde de 80 sonrası da..

Türkiye açık bir cezaeviydi adeta.

Evren ve arkadaşları, Demokrasinin soluk borusunu kestiler önce.

Siyasi Partileri, bütün dernekleri ve işçi sendikalarını kapattılar.

'7 maaş ikramiye olur mu" diye meydanlarda höykürdüğünde milletçe alkış tuttuk Evren'e.

İşçinin ikramiyesini sıfırladılar. Sonra da maaşını tırtıkladılar, bu gün olduğu gibi.

O da meydanlara, Kur-an'ı Kerim ile çıkardı.

Atatürkçülük söylemleri arasında yerleştirdi bu gün kök salıp büyüyen nifak tohumlarını toplumun içerisine.

O da bu günkü Cumhurbaşkanı gibi çıkıp milletin kürsülerinden, milletin televizyonlarından oy istedi Turgut Sunalp'e.

İşte o zaman millet, "Yeter artık" diyerek Turgut Özal'ı iktidar yaptı.

Ama Özal ile de anlaşıvermişti Evren ve Özal Başbakan, Evren Cumhurbaşkanı idare ettiler ülkeyi bir süre!

Bu gün fert bilincini yitirmiş kalabalıklar, teba gözüyle görülmeye ses çıkarmıyorsa, Evren'in temelini attığı bir anlayışın hala iktidarda hüküm sürmesindendir.

Bu gün makarna-kömür kültürü yerleştirilmiş ve 'Şükret kardeşim' ile susturulan kalabalıklar yaşıyorsa bu ülkede Evren sayesindedir.

Ve o Evren'e demediğini bırakmayan bu günün sermayesi var ya, Evren sayesinde semirmiş imparatorluklar inşa etmiştir.

İşçi hakkı diyenlerin vatan haini ilan edildiği anlayışı Evren sayesinde yerleştirmişlerdir toplumun içerisine.

Her ilde kurulan işkencehanelerde sakat kalan, ölen insanların sorumlusudur Kenan Evren ve onun arkadaşları..

İdam edilen, yaşı tutmadığı için yaşı büyütüldükten sonra darağacına gönderilenleri, bu gün bile hiç kimse unutmamıştır.

12 Eylül Darbesinin yapıldığı dönemde askerlik görevimi yaptım. Askerliğimin ertesinde de, Kayseri'nin ünlü Zincideresine konuk! edildim..

Yaşananların ilk elden tanığıyım.

Ama Türk Siyasetinin o günkü aktörleri de, adeta bu ara rejime davetiye çıkarmışlardı.

Yani onlar da o kadar masum değildir.

12 Eylül öncesi her sabah gazeteye geldiğimde ilk aradığım kurum emniyet, ilk sorduğum soru ise 'Gece kaç kişi öldürüldü?' olurdu.

İlk akşamdan boşalırdı sokaklar, meydanlar.

Kentler parsellenmişti.

Tıkanan bir parlamento, tıkanan bir sistem vardı önümüzde.

Tabii ki hiç birisi, Evren ve arkadaşlarının yaşattıklarını mazur gösteremez.

12 Eylül'de daha doğmamış bu günün gençliği bile beddua ediyor arkasından.

Tıpkı bu gün doğduğu günden bu yana AKP İktidarı dışında iktidar görmeyenler nasıl sokağa döküldü ise aynı öyle.

Biliyorum soruyorsunuz, tam 10 yıl önce ölen "Kenan Evren ne alaka" diye.

Evren Türk Silahlı Kuvvetlerini kullanmıştı, Aziz Milletin nefesini keserken.

Bu günün Muktedirleri ise Yargıyla ayar vermeye çalışıyor, hayallerindeki iktidarı inşa etmek için.

Bilmiyorlar ki, bu aziz milletin damarlarına zerkedilmiş 2 değer vardır.

Biri Bağımsızlık, diğeri Demokrasi.

Bu gün Türkiye sokakta ise, bunun nedeni bu iki değerin üzerinde tepinilmesindendir.

Sevindirici olan ise 12 Eylül öncesi olduğu gibi, onlarca siyaset kurumu yüzlerce fraksiyona bölünmemiştir ülke.

Bu Aziz Millet, "Demokrasi ve Adalet" noktasında tek ses, tek yürek olmuştur.

Bu değerleri yıkmayı planlayan kafalara ben de buradan sesleniyor ve diyorum ki;

"Hangi işi yaparsanız yapın. Adaleti hiç bir zaman gözardı etmeyin. İnsanları, toplumu küçük görmeyin. Onlara kin ve nefret ile yaklaşmayın. İnsanların kutsallarını çıkarlarınız için malzeme yapmayın. Vicdanınızın kabul etmeyeceği hiç bir şeye tevessül etmeyin. Başkalarına, başkalarının haklarına saygı gösterin. Bunları yapın ki, yarın öldüğünüzde arkanızdan Evren'e yapıldığı gibi herkes, her düşünceden insan beddua okumasın, geberdi gitti demesin."