Bizim Meslek bir acayip hale geldi.

Meslektaşlar da öyle..

Parlatıcılar vardır, kirli adamları kalemleri ile tertemiz gösteren ve onu alanında ‘En iyi’ olarak sunan.

Onların mahareti, 1 yılda en kirlisini bile tertemiz olarak vitrine koyar, en iyi siyasetçi, en iyi müteahhit, en başarılı işadamı haline getirir, semirtirler ve paylarına düşeni alırlar.

O kir pas ortaya çıkınca da sessizce kuyruklarını kısıp ortadan kaybolurlar.

Örnek mi, Suat Altın..

Bazıları, hedefleri büyük olan siyasetçinin kuyruğuna takılıverirler.

Bu sahte kalemler adamı şişirdikçe şişirir ve siyasetçiye “Ben neymişim yav” dedirtecek noktaya getirirler.

Kağıttan kahraman, kof bir adamı kahraman gibi gösterirler.

Adamın kofluğu ya da yüksek iradeyle! çelişkisi ortaya çıkınca da birden bire çevresini boşaltıverirler.

Örnek mi, Baki Ersoy.

Bir de tekne kazıyıcıları vardır bizim meslekte.

Onlar da, toplumun gözünde sıfırlanmış seçilmişleri düşürürler ağlarına.

Sonunun geldiğini bilen, seçilerek geldiği yere bir daha seçilemeyecek konuma gelenlerin son hamlelerine payanda olur, adamın içindeki son umudu büyütüp parlatmaya çalışan yazı ve röportajlar döşenirler köşelerinde, tabii kasada kalanlardan paylarını almak adına.

Örnek mi, Hüseyin Akay.

O tekne kazıyıcılarından biri, Hüseyin Akay ile uzun bir röportaj yaptı.

Meğer ne başarılı bir yöneticiymiş dedirtecek cinsinden.

Uzun olduğu için bir iki yalana ve palavraya dikkat çekeceğim.

Diyor ki, çifçilerin tanımı ile Üssüün efendi, “Eylül Ayı içerisinde Cumhuriyet Tarihinin en yüksek pancar taban fiyatını açıklayacağız..”

Niye Eylülü bekliyorsun, baksana rakibin taban fiyatı, küsbe fiyatı, teşvik primi, Cansuyu Hibesi ne varsa ortaya koydu.

Diyor ki, bu kayyum Özışık ve ekibi için, “Etraflarında gerçekten bir çiftçi grubu olmadığını görüyorum…”

Bünyan’da konvoy oluşturup gösteri yapan traktörleri çiftçi olmayanların, Rektecar’dan mı kiraladıklarını sanıyorsun. İzlediğim Yamaçlı ve Yenifakılı’daki etkinliklerde kabalığın içinde pancar çiftçisi olmayan bir tek ben vardım. Ben de bir gazeteci refleksiyle tabloyu görmeye gittim.

Sonra başlıyor, çanak sorular, “Sürekli sahadasınız, çiftçilerle buluşmalarınız nasıl gidiyor?” gibisinden.

Hangi sahada kardeş, Çandır toplantısında gördük, katılanların sormak istedikleri sorulara bile nasıl izin verilmediğini.

Pandemi sonrası çiftçilerle buluşmayı özlemiş beyefendi. Çiftçinin görüşlerini almadan başarılı olmayacaklarını biliyorlarmış.

Be adam, 12 yıl önce darbeyle geldiğin o koltukta çiftçiye fabrikayı yasak bölge ilan ettin. Yeni mi aklın başına geldi.

Çanak sorulara devam;

“Turhal’ın borcu bitti mi, hedefleriniz nelerdir..”

Öyle sormayacaksın Ali kardeş.

Diyeceksin ki, “Bilançolarınızı incelediğimde Kayseri Şeker Fabrikası’nın tam 3 katrilyon 200 trilyon borcu olduğunu gördüm. Pancar Motor arazisini sattınız, kurumun taşınmazlarını sattınız. Fabrikalarını bile elden çıkardınız. Buna rağmen bu kadar borç nereden geliyor?” diye soracaksın ki, arkada duran çavuşlar seni karga tulumba fabrika sahasından atsın.

Çanak sorulara devam;

“Çiftçilere artan maliyetler konusunda bir desteğiniz olacak mı?”

El cevap, “Çitçimiz müsterih olsun. Eylül’ü beklesin..”

Ha bir de enerji fiyatlarından bahsediyor da 10 kat artan şeker fiyatlarını pas geçiyor uyanık.

Ropörtaj bu kadar.

Metin Demircan’ın savcının önüne koyduğu yolsuzluk belgeleri ile ilgili soru yok.

Fetö dosyaları konusunu Ali Efendi unutmuş olmalı sormayı.

Muhalif Grupun dillendirdiği Nevşehir’deki mahkeme dosyasından bile bahsedilmedi ropörtajda.

Kongre öncesi Sayın Cumhurbaşkanına ulaşma çabaları, Binali ile fotoğraf çektirirken il başkanının arkadan yaptığı işaret, hiç birisi yok.

Hepsinden önemlisi nedir biliyor musunuz?

Bu röportajı ben yapsaydım sorardım.

Ey Hüseyin Akay, onlarca iftiranın üzerine gelip şekerin başına oturdunuz. İftiralarla ortadan kaldırmaya çalıştığınız adam aslanlar gibi hukuk önünde mücadele etti ve bütün suçlamalardan beraat etti. Onu gözaltına aldıran savcı, gözaltına alan polis şefi, yargılayıp içerde tutan mahkeme heyeti üyeleri, seni kayyum olarak atayıp görev süreni bile kooperatifler yasasında olmadığı halde 2 yıla çıkaran mahkeme başkanı, senin göreve getirdiğin birim yöneticilerinin büyük bölümü Fetö’den ya görevden alındı, ya tutuklandı, ya işine son verildi. Merak ediyorum, bu kadar zorlu bir sürece rağmen, Fetö sana nasıl bulaşmadı, bulaştı ise mahkemelerdeki dosyalarını nasıl sümen altında tutturmayı başardın?” diye.

Etmeyin.

Hasbelkader elinize geçirdiğiniz kalemi bu kadar kirin pasın içinde değersizleştirmeyin.

Kırın bari kardeşim o kalemi ama kirletmeyin.

Gazetecilik mesleğine sizin ve sizin gibilerin yaptığını, Yunan Gavuru yapmaz.

Lanet olsun sizin gibilere.

Utanıyorum artık, sizin gibiler yüzünden “Gazeteciyim” demeye.