Sizi bilemem ama ben utanıyorum, Kayseri’de yaşananlardan.

Zira bu kenti yöneten siyasiler, sorunların, sıkıntıların üzerine gidip çözmek yerine, onları halının altına süpürmeyi tercih ediyor, süpürmeye devam ediyor.

Ama halının altında pislik dağları oluştu, kimsenin gıkı çıkmıyor.

Hangisinden başlayayım.

En hayati mesele olduğu için tabii ki ekmekten.

Mustafa Çelik Kent Ekmek Projesini hayata geçirirken, bu kentin fırınlarında üretilen ekmek, kalite, çeşit ve fiyat noktasında rekabeti amaçlamıştı.

O nedenle Kent Ekmek ürünlerini satacak büfeleri, kentin en görünür noktalarına koymuştu.

Kent Ekmek’in başına, siyasal ve sosyal hayatı zıt kutupta olsa da Kadir Yılmaz gibi, hayatını ekmekle özdeşleştiren birini getirdi.

Zira geçmişte, Türkiye’de ekmek üretimine giren ilk belediyeydi Kayseri Belediyesi.

1977’de dönemin Belediye Başkanı Niyazi Bahçecioğlu, BEF’i kurarak, sadece Kayseri değil, Türkiye’de ekmek fiyatları noktasında fırıncı tekelini kırmış, ekmek üretmeyerek yöneticilere baskı yapmaya kalkışan fırıncıların bulunduğu illere ekmek göndererek fiyatta istikrarın korunmasına katkı koymuştu.

Yaşanan süreci anlatmak uzun sürer.

Ama Mehmet Özhaseki Belediyeciliği sistemli olarak Belediye Ekmek Fabrikasını (BEF) ekmek üretmez hale getirip kapattı.

Yerine Belediye Eğitim Faaliyetleri (BEF) uydurmacasını hayata geçirerek, Fetöcü yapılara gariban çocukları teslim etti.

Adına da “Gülen Yüzler Projesi” dedi.

Sayın Memduh Büyükkılıç ise, ilk olarak Cumhuriyet Meydanında bulunan ve önünde uzun kuyrukların oluştuğu, Sayın Mustafa Çelik’in eseri Kent Ekmek Büfesini buradan kaldırarak gözlerden uzak bir noktaya taşıttı.

Yetmedi, yok satmaya başladı ekmek büfeleri.

Sabahları bir miktar ekmek geliyor, yasak savma adına sonra gelenlere ise, ‘Ekmek kalmadı’ deniliyordu.

Kurban Bayramı Arefesinde, Kent Ekmek Büfelerinin önünde oluşan devasa kuyruklar sadece Kayseri’de değil, Türkiye’de gündem oldu.

Bayramda oturup düşünen Şehr-i Emin!, önce ekmek fiyatını artırarak fırınların fiyatına yaklaştırdı.

Sonra da Kayseri Forum önündeki ekmek büfesini de kaldırttı.

Zira makam odasının penceresinden baktığında, oluşan ekmek kuyrukları görünüyordu.

Artık Sayın Valimiz balkona çıktığında, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız odasının penceresinden baktığında ekmek kuyruğu görmeyecek.

Gelinen noktada, İstanbul gibi devasa bir kentte 250 Gram ekmek 2 lira.

Kayseri gibi, İstanbul Belediyesinin icraatlarının her gün alaya alındığı kentte 200 gram ekmek 2 lira 75 kuruş.

Ekmekten 50 gram çalmışlar, fiyatı da 75 kuruş daha pahalı İstanbul’dan.

İşte bizim yıllardır bağırdığımız Sosyal Belediyecilik kavramının İstanbul gibi devasa bir kentte ve Kayseri gibi bir kentte uygulanışının özeti.

Acaba diyorum, Memduh Büyükkılıç’a ‘Zam yap kuyruklar azalır, sabahları biraz ekmek gönder o bitince lüks tarifeden gacer ekmeğini daya, ekmeği küçült” diyen akıl hangi akıl?

Dedim ya, tam bir “Ben yaptım oldu, uysada yaptım, uymasada yaptım” belediyeciliği uygulanıyor Kayseri’de.

Bildiğim kadarıyla, ekmek, toplu taşım gibi hizmetlerin fiyat düzenlemesi belediye meclislerinden ve ilgili odaların onayından geçer. Sonra da valinin yapılan zamları erteleme veya kabul etmeme gibi bir görevi da vardır.

Demedi mi, diyemedi mi yeni Valimiz Büyükkılıç’a, “Sayın Başkan İstanbul’da bile 250 gram ekmek 2 lira iken 200 gram ekmeği 2 lira 75 kuruş yaparsanız, bunu halka izah edemezsiniz” diye.

Ya da yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı var ya hani, son genelgesinde “Bayramda dar gelirli ailelere sevgi pıtırcıkları taşıyalım” diye talimatlar gönderen Memleket Büyüğümüz, neden “Ne oluyor Büyükkılıç, bu zammı izah edemezsin” diye uyarmadı?

Hadi hiç birisi olmadı diyelim.

Memduh Büyükkılıç ve Avanesinin bu zammı yaparken hiç mi vicdanı sızlamadı, yüzü kızarmadı?