Üslendiğin görevde başarılı olmak mı istiyorsun?

Öz gücünü kullanacaksın.

Palto tutarak, el etek öperek, himmet dilenerek geleceğin noktada kalıcı olman mümkün değildir.

Paltosunu tuttuğun, elini eteğini öptüğün, himmet dilendiğin faninin ömrü kadardır geleceğin makamın, mevkiin.

Hatırlıyor musun, 9 yıl öncesi 16 Temmuz 2016 sabahını;

Boydak Ailesi fertleri gözaltında alınmıştı..

Şeker Fabrikası Genel Müdürü Levent Benli istifa ettirilmişti..

Şeker Fabrikası Genel Kurul yaptı, AKP Boğazlıyan İlçe Başkanının oğlu yönetime alındı.. Açılacak davalar dikkate alınarak.

Dönemin Talas Belediye Başkanı Palancıoğlu, Demokrasi Nöbeti tutanlara Tişört ve bayrak dağıtmıştı..

İki Büyük Ekonomik yapı, ORAN ve KOSGEB dosyaları sümenaltı edilmişti.

Büyükşehir Belediyesi Bünyesinde faaliyet gösteren 'Gülen Yüzler' Eğitim Projesi binden bire kapatılmıştı,

Melikgazi Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Cumhuriyet Meydanı'nda toplanan kalabalığa ikramlarda bulunmuştu..

Boydak Grup Cumhuriyet Meydanında 3 bin dürüm ve su dağıtmıştı..

Paralel ile bağlantılı olduğu bilinen bazı kurumlar gazetelere verdikleri tam sayfa ilanlar ile kendilerini aklamaya çalışıyordu.

Daha yüzlerce örnek sayabilirim.

Niye?

Hepsinin geldikleri makamlarda, yaptıkları işlerde Fetö Bulaşığı vardı ve ortaya çıkmasından korkuyor, tırsıyorlardı.

Oysa dünün Atatürkçüleri, dünün Demokratları, Cumhuriyetçileri 15 Temmuz öncesi de sonrası da çizgilerinden bir milim ödün vermemiş, onurla bu ilkeleri savunmaya devam etmektedir.

O nedenle diyorum ki;

İcazetle hiç bir göreve gelmeyeceksin.

Referansın Türkiye Cumhuriyeti olacak.

Hiç bir şeyhe, şıha, kendini şeyh halifesi ilan edene biat etmeyeceksin.

Belediye Başkanı isen yönettiğin belediyenin başarısına, oda başkanı ise yönettiğin odanın üyelerine hizmete, kurumu yöneticisi isen başında bulunduğun kurumun büyümesi ve gelişmesine, gazeteci isen mesleğinin evrensel ilkeleri içerisinde hizmete kendini adayacaksın.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını yok etmeyi amaçlayanlara karşı dikkatli olacak, Cumhuriyet ve Demokrasinin güvencesi olan Atatürk İlkelerini yok etmeye, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini dinamitlemeye niyetli olduğu açık oluşumlardan uzak duracak, onlara destek olmayacaksın.

Demokrat olacaksın.

Ülkeni her haliyle çok seveceksin.

Toplumun içindeki azınlıkları bir zenginlik olarak kabul edecek, ama onların bu ülkede senden ayrıcalıklı yaşamalarına da tepkini koyacaksın.

Emperyalizme ve maşalarına karşı Kurtuluş ve Kuruluş Ruhunun yeniden filizlenmesi için çaba sergileyeceksin.

Başka ülkelerle ilişkilerde kardeş, dost, düşman gibi kavramlar yerine ülkenin menfaatlerini ön planda tutacak, Barış Coğrafyası Mimarı olmaya çalışacaksın.

Ülkende barış ve huzur, dünyada barış için olacak tüm çabaların.

Siyasal ve sosyal kaderini, elin gavuruna emanet etmeyeceksin.

Dünyanın neresinde bir çocuk kanı dökülüyorsa, kararlı şekilde duracaksın karşısına.

Ülkende barış ve huzur denilince akla sen geleceksin.

Hepsinden önemlisi, işinde, günlük yaşantında, sosyal hayatında Ahlak kavramını her değerin üzerinde tutacaksın.

Okuyacak, araştıracaksın.

Sana dayatılan, sana empoze edilmek istenen her konuyu fikir terazinde tartmadan üzerine balıklama atlamayacaksın.

Dini inancanın gereklerini tam olarak yerine getirmen durumunda, iki dünyanı birden kurtardığına inanacak, cennete gitmek için, senden farklı tek yönü sakalı ya da cübbesi olanlara kılıklarına hürmeten itimat etmeyeceksin.

Ülkende çıkarılmak istenen yangına benzin yerine su taşımış olmanın manevi huzurunu tadacak ve yaşayacaksın.

Ülkenin herhangi bir noktasında yaşanan acıyı kendi acın, herhangi bir noktasında yaşanan güzelliği de kendi mutluluğun bileceksin.

Bir ülkenin, ekonomisinin demokrasisi ile paralel büyüyüp gelişebileceğini bileceksin.

Kültüre, sanata olanca gücünle zaman ayıracak, sanatçıya saygı göstereceksin.

Uydurulan dinin bir sömürü aracı, indirilen dinin insanlığın kurtuluşu olduğunu bilecek, gün 24 saat uydurulan din pazarlayanlara sadece gülüp geçeceksin.

Cehaletin toplumu yok edecek en büyük tehlike olduğu gerçeğini hiç bir zaman aklından çıkarmayacaksın.

O zaman, böylesi nazik dönemlerde yüzüne maske takıp, meydanda bayrak, meydanda dürüm, meydanda su dağıtmak ve 'Valla ben paralelci değilim' türküsü söylemek zorunda kalmazsın.