Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın’ın Çarşamba günleri gerçekleştirdiği, ‘Şeffaf Oda’ uygulamasına başvuran ve yardım talep eden bir vatandaşın evine giden belediye görevlileri, gördükleri manzara karşısında, adama yardım etmek yerine buzdolabının içini ve mutfağındaki gıda stokunu görüntülediler.

6 kişilik bir aileyi bu eve kapatın, kapıyı kilitleyin, tam 2 sene stok edilen gıda ve temizlik malzemesi ile rahat rahat karınlarını doyururlar yine de stok bitmez.

Fotoğrafları dakikalarca seyrettim.

Toplumsal Ahlakımızın seviyesini gösteriyordu zira.

Sonra da bu günkü toplumsal bozulmanın nedenlerini düşündüm saatlerce.

Kusura bakmayın Sayın Yalçın, ama bu bozulmanın, bu ahlaki dejenerasyonun sorumlusu olan iktidar partisidir, onun yerel kadrolarıdır.

Zira siz yoksulluğu ortadan kaldırmak vaadi ile geldiğiniz iktidarda önce yoksulluğu kurumsallaştırdınız, sonra yoksulluğu kullanarak partinize üye kazandırdınız.

Yani bu millete ‘Ortadan kaldırılmış yoksulluk’ vadettiniz.

Ama Yardım edilmiş yoksullar ordusu yarattınız.

Kaymakamlıklara bağlı Sosyal Yardım Kurumu ihdas ettiniz, başında kaymakam, yönetimine partili il genel Meclisi üyeleri görevlendirdiniz.

O Fonun müdürlüğüne de partiden birini getirdiniz. Onlar yardım yaparken önceliği, partiyle organik bağı olanlara verdiler.

Özürlülere otobüs biniş kartı verdiniz, kartın yıllık vizesi için başvurulunca, ‘Partiye üye ol öyle gel’ dediniz.

Şahsınızı tenzih ederim ama, yerel yöneticiler olarak halktan koptunuz.

İktidarınızın ilk yıllarında seçilmiş belediye başkanları, yanlarına yöneticilerini de alarak haftada bir gün kentin bir semtine gider, ahaliyi toplar mahallenin sorunlarını dinler, şahsi sıkıntıları birinci elden not eder ve ekiplerini giderilmesi konusunda seferber ederdi.

Seçilmiş milletvekilleriniz ise hafta sonları parti il binasında sırayla nöbet tutup sıkıntı, sorun tespiti yapardı.

Şimdi bırakın belediye başkanlarının haftada bir gün toplanmasını, belediyelerinizde Başkanın giriş-çıkış yaptığı kapılardan vatandaş belediye binasına giremiyor.

Partili başkanlarınızın ve Milletvekillerinizin kibri paçalarından akıyor.

İşte böylesi bir dönemde, belediyelerin, parti teşkilatının ve sosyal yardım fonunun girdisini çıktısını iyi bilen ve hepsinden önemlisi alnındaki ar damarı çatlayan bazı insanlar da çıkar, evindeki yıllık stoka rağmen gelir biraz daha ister.

Sadece bu kadar mı?

Sizin partili yönetenleriniz belediyeleri o kadar sahiplendi ki, çalıştıracakları elemanları bile birinci elden seçmeye başladı.

Bir örnek vereyim;

Yeni açılacak hatlar için güvenlik görevlisi alınacağını öğrenen ve sertifikası bulunan bir genç CV ve başvuru dilekçesini hazırlayıp Büyükşehir Belediyesi’nin kapısını çalıyor.

Tüm çabalarına rağmen dilekçesini verecek yetkili bulamayınca benden yardım istiyor.

Yani dilekçe vermek için bile belediyelerde yönetici torpiliniz olması gerekiyor.

Zira iktidarınızı oluşturan partinin sevmediği ve istemediği şey, alın teri ile geçimini sağlayan o nedenle Yaradan’ından gayrısına Eyvallah etmeyen insan profili.

Ondandır, kapılarınızın millete kapanması.

Ondandır, dik duranları işsizliğe, açlığa mahkum etmeniz.

Ondandır riyaset girişi ile avam girişinin belediyelerde farklı kapılardan yapılması.

Sadece o kadar mı?

İstanbul’da, Ankara’da besin hortumları kesilen ne idüğü belirsiz din tüccarları, bebelerin vakıfları, dernekleri, cemaatleri gelip yerleşti bu güzelim kente.

Bu kentin imkanları, bu kentin kaynakları onlara tahsisli artık.

İktidarınızın istediği şey, sadece sizin söylediklerinizi yazan, aydan aya da faturayla hizmet bedelini tahsil eden gazeteci profili mesela.

Her ay hangi yayın kurumu kaç haberini yayınladı ise başkanın, ona göre tarifeye bağladınız gazete ve Tv’leri.

Haber dediğim de, “Başkan filanı ziyaret etti, filan başkanı ziyaret etti”den ibaret.

O nedenle, dürüst namuslu, gazeteciliğin evrensel değerleri çizisinde yazan-çizen, kalemi ile para kazananlar çalışacak mecra bulamaz hale geldi.

En önemlisi nedir biliyor musunuz?

Zengin ettikleriniz iktidarınıza güvenmiyor, birikimlerini, çaldıklarını, götürdüklerini yurtdışına stok ediyor.

Fakirleriniz de size güvenmiyor, biriktirdiklerini buzdolabına, kilerine stok ediyor.

Her iki kesiminde kendince haklı nedenleri var, zira.

Geçenlerde yayımladım.

Mehmet Özhaseki’nin Koruma Polisi’nin elindeki Özhaseki’nin seccadesi ile portatif taburesinin fotoğrafını.

Meğer bu kardeşimiz seccade taşımanın bedelini, sizin belediyenize ablasını işe yerleştirerek, tabure taşımanın karşılığını da Kocasinan Belediyesi’ne eşini işe sokarak ödüyormuş.

Sizin belediyenizdeki ablasının sizin değil, Sayın Palancıoğlu döneminde işe alındığını da hatırlatıp size haksızlık etmeyeyim.

Yani siz çürüttünüz, sizinkiler çürüttü her şeyi.

Yani siz çürüttünüz, sizinkiler çürüttü kamu ciddiyetini, tarafsızlığını.

Şimdi her belediye başkanı yönettiği belediyeyi babasından miras kaldı sanıyor ve ona göre davranıyor.

Şimdi her yerel yönetici, hizmet talep edeni, yardım umanı kapısında kul kabul ediyor.

Böylesi bir zamanda çıkıp, millete önem veren bir uygulama başlatıldığında ise göze batıyor.

Size tavsiyem, bu şeffaf oda uygulamasından vazgeçin.

Yoksa, daha çok enteresan portrelerin gerçek yüzlerini görmemizi sağlarsınız.

Ne demişti parti büyüğünüz, ‘Siyasi etik Yasası çıkaracağım’ diyen dönemin parti genel başkanına;

“İlçe Başkanı yapacak adam bulamazsın” diye uyarmıştı, hatırlarsanız.

Yani o bünye kabul etmiyor, etmez sizin yaptıklarınızı.

Benden uyarması.