Eğer, Demokrat iseniz, Demokrasiye zerrece inancınız ve itaatiniz var ise.
Eğer, toplum size bir görev ve sorumluluk verdi ise.
Hele ki, sınırsız yetkilerle donattı ise ve vaat ettiklerinizi yerine getiremedi iseniz, söz verdiğiniz sürede..
Gelen eleştirileri kabulleneceksiniz, yani tahammüllü olacak, vaat ettiklerinizi yerine getiremediğiniz için samimiyetle özür dilemeyi bileceksiniz.
Hele hele, sizi oraya getiren toplumun bir tek ferdini bile küçüksemeyecek, aşağılamayacak, hakaret etmeyeceksin.
Güzel ülkemde, Demokrat olmanın olmazsa olmazları tasfiye edildi, yönetenler hiçbir hatayı ve başarısızlığı kabullenmiyor, içine düştükleri çıkmazın sorumlusunu haftada bir değiştiriyorlar, ama kendilerinin hata yaptıkları akıllarından bile geçmiyor.
Faiz lobisi diye başladılar, başarısızlıklarına kılıf dikmeye.
Ondan sonra birlikte uzun yıllar yol yürüdükleri ve bizim, “Etmeyin, bunların amacı ülkeyi ele geçirmek” dedikçe, bedel ödememize göz yumulan FETÖ İhanet yapılanmasına yüklemeye başladılar başarısızlıklarını.
Sonra terör örgütü PKK’yı sürdüler masaya, “Dolmabahçe mutakabakatı, PKK’lıların gizli tanık yapılarak Genelkurmay Başkanını bile terör örgütü lideri diye mahkum ettirdiklerini, ülkenin mahremi Kozmik Odayı bu ihanet yapısına açtıklarını unutarak..”
Ardından, zor zamanlarda buzdolabında tuttukları, benim en çok güldüğüm “Dış güçler”i servis ettiler, sürekli gündemimizde tutuyorlar
En çok güldüğüm, diyorum zira hep sorarım bu masala inananlara;
Fiyatlar arttı dış güçler.
128 milyar dolar satıldı, yine de dolar artıyor, dış güçler.
Halk Gezi’de hoşnutsuzluğunu alanlara taşıdı, dış güçler ve faiz lobisi.
Fabrikalar satıldı, dış güçler.
Behey cahil kardeşim.
“Ülke kendi kendine yeten ülke olmaktan çıksın” diyen dış güçler mi yoksa, ehil olmayan bir Tarım Bakanının ithalat lobisini mutlu etme arayışı mı.
Ürettin de elini dış güçler mi tuttu.
Adaleti herkese eşit ulaştırdın da dış güçler mi engel oldu.
Demokrasiyi ülkenin her noktasına eşit şekilde taşıdın da dış güçler mi takoz oldu.
Eğitimi ülkenin genelinde güçlendirdin, fen liseleri ile donattın da ülkeyi, dış güçler mi yapma dedi.
Sağlıkta çağdaş dünyanın izlediği yol yerine, daha önce denenen ve verimli olmadığı ortaya çıkan ‘Şehir Hastaneleri’ modeli yerine ulaşılabilir sağlığı, koruyucu sağlığı önceledin de dış güçler mi karşı çıktı.
Sadece şu kadarını bilsen, o bile yeter;
“Bütün para birimleri aynı oranda yükseliyorsa bu senin para biriminin değer kaybetmesidir. ‘Dış güçlerin oyunu bunlar’ demek yalandan ibarettir.”
İşte ondan diyorum.
Ülkeyi, kenti, ilçeyi hatta mahalleyi yönetme görevi verildi ise sana, eleştiriye açık olacaksın.
Kandırarak değil, ülkenin yaşadığı, kentin, ilçenin, mahallenin yaşadığı sıkıntıları yönettiğin kitlelerle paylaşacak, çözüm noktasındaki her öneriyi ‘Başım gözüm üstüne’ diyerek dinleyecek, yapılabilirliğini gözden geçireceksin.
Ülkenin en alt tabakasından en kültürlü kesimine kadar herkesi ‘Anayasa’ bütününde ortaklaştıracaksın.
Kibirden, görkemden, şaşaadan uzak duracak, yönettiğin millet gibi yaşamaya özen göstereceksin.
Herkesi dinleyecek, herkesin ortak gerçeğine uygun kararlar alacaksın.
Muhalifine, muhalefetine gözün gibi bakacaksın, zira cahil, biatçı ve şakşakçı yapılanmalar, oluşumlar senin hata yapmanı, yanlış yapmanı önlemez..
Her söylediğini sadece alkışlar, ne söylediğine bakmadan.
Ama muhalif, ama muhalefet sadece eleştirmez, yanına doğru olanı da söyler sana.
Aklından hiçbir zaman çıkarmayacağın bir başka gerçek ise;
Başarısızlıklarını hırçınlaşarak, hakaret ederek, ayrıştırarak, küçük görerek örtmek yerine onları kabul edeceksin.
Ha unutmadan, Demokrasi ve Adaletin her ülkede, ekonomi ile göbek bağı olduğu gerçeğini aklından çıkarmayacak, demokrasi ve adaleti linç ederek ekonomik başarı sağlamak gibi bir kör inatta ısrar etmeyeceksin.
Yani diyeceğim;
Demokrat olacaksın.
Adil olacaksın.
Ehil insanlarla yol yürüyeceksin.
Şakşakçı ve biatçıdan uzak duracaksın.
Bilimi, kültürü, sanatı başının üzerinde tutacaksın.
Ve, sözün başında dediğim gibi, muhalifine, muhalefetine gözün gibi bakacaksın.