Rüştü Asyalı’dan dinlerdik, hatırladınız mı.
Nakaratında tam 4 kez uyan diye süren türküyü.
Nedense takıldı bu sabah dilime.
Sonra da, ülkece, milletçe gerçekten artık uyanmamız gerektiği gerçeğini hatırladım.
Geri geri gidişini ülkenin.
Dibin dibine doğru sürüklenişimizi hatırlayıverdim.
Yok edilmek istenen kurucu değerleri.
Ortadan kaldırılmak istenen Demokrasiyi, Cumhuriyeti.
Bizleri kağnıdan traktöre, bezir yağıyla aydınlatılan konut bozmalarından Akıllı Konutlar yapma düzeyin getirene Cumhuriyet Türkiye’sini.
Son yıllarda geri geri gittiğimiz ekonomik, sosyal, siyasal hayatı.
Hoyratça yok edilen ahlakı, erdemi, kişiliği, saygınlığı.
Her ne kadar kabul etmese de yönetenler, güzel ülkem yanlış tercihler yüzünden Ekonomide iflas etti.
Etmeseydi eğer, Hazine ve Maliye Bakanı faiz lobilerinin kapılarında sabahlamaz, gittiği ülkelerden eli-kolu dolu dönerdi.
Artık iktidar, dış borçlara takla attırarak, erteleterek sürdürüyor hayatını.
Gelişmiş Demokrasilerin var olduğu ülkelerin Maliye Banları yüzde 1 ile borçlanıyor, bize gelince yüzde 10 ve üzeri faiz dayatıyor faiz lobileri.
Muassır Medeniyete yakın yaşayan ülkelerin yönetenleri üzerimizi çizdi, bizimle ilişkilerini en alt sevilerde yürütüyor.
Boğazımıza kadar dışa bağımlı hale getirildik.
Elde kalan fabrikalarımızda teknolojinin T’si yok.
Gıda ve Temizlik Malzemesi üreten fabrikalarımız artık yabancı sermayenin elinde.
Hacı Şakir bile artık yerli ve milli değil.
Tekel haraç-mezat satıldı, ABD Sigara devlerinin Pazar yarışını görüyoruz bayilerde.
Fiyatı bütçelerin üzerine çıktığı için sigaranın, dedelerimizden kalan tabakaları çıkardık sandıklardan bu topraklarda yetişen ama ‘Kaçak’ diye damgalanan tütünü sarıyor tiryakiler.
Her ev bir kimya laboratuvarına dönüştü, kaçak rakı, kaçak şarap üretiliyor artık.
Uyuşturucu yaşı 13’lere inince, ülkenin uyuşturucuda bu acınası hale gelmemesi için mücadele etmesi gereken kurumlar, kentlerde devasa Rehabilitasyon Merkezleri kurmakla övünür hale geldi.
Eğitimde OECD Ülkeleri arasında nal topluyoruz.
Hala bu hale gelmemizin sorumlusu bakan “Eğitimi sadeleştireceğiz” diye diye soktu okullara çakma hocaları, sahte dervişleri, mollaları ve meleleri.
Yetmedi, 10 Kasım'a Atatürk hatırlanmasın diye okullar 10 Kasım Haftasında tatile sokuluyor.
Ne gerek var sadeleştirmeye, kapatın gitsin okulları be mübarek.
Çok değil 8 yıl öncesi, bir maaşımızı götürdüğümüzde yabancı marka, iyi bir laptop ile çıkardık satıcının dükkanından.
Şimdi ortalama 150-200 bin lira bir laptopun fiyatı.
Babalarımız bankaya giderek aldıkları kredi ile orta halli bir otomobil çekerlerdi altlarına ve bedelini maaşlarından artırdıkları ile öderlerdi.
Emekli olduklarında yaptıkları ilk iş, başlarını sokacakları bir ev satın almak olurdu.
Şimdi aldıkları emekli ikramiyeleri ile kiracısı oldukları evin bir yıllık kirasını bile karşılayamıyorlar.
Cumhuriyetin 100. Yılında Akdeniz’de yabancıların çoğunlukta olduğu bir site yönetimi bayrak asılmasına izin vermemişti, hatırladınız mı?
Belediye de gidip sitenin sokağına asmıştı Türk Bayrağını.
Can vererek, şehitler yurdu haline getirdiğimiz bu aziz vatanın yurttaşı olmak lotarya malzemesi biliyor musunuz?
Arap ülkelerinde devasa afişlerde, “400 bin dolarlık ev alana, yanında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bedava” ilanları yayınlıyor, emlak şirketleri.
Günümüzde işleri birden bire açılanlar, ayakkabı tamircileri ile elbise daraltan terziler oldu.
Tüm Dünyada yüzde 1'lerde olan Gıda enflasyonu güzel ülkemde rekorlar kırıyor.
Karnımızı kuru ekmekle doyuruyoruz, yani beslenemiyoruz.
Yeraltı kaynaklarımız yabancı tröstlerce, köstebek misali kazınıp yok ediliyor.
Cumhuriyetin Yargı Kurumları birbirine düşmüş, yargılanmayı bekleyenler ise Partiden gelme hakim ayarlamaya çalışıyorlar davaları için.
Dünyanın Kara Para Cenneti haline geldi, getirildi güzel ülkem.
İktidarının 23. Yılında bizi yönetenler, Cani Başını sokağa salmak adına Anayasa’nın değiştirilmesi gerektiğini söylüyorlar.
Sormazlar mı iktidar edenlere, ‘Bu güzel ülkede ne yapmak istediniz de Anayasa engel çıkardı’ diye.
Sözün özü, Prof. Dr. Celal Şengör’ün dediği gibi;
Altın zümrüt içinde yaşayan bir millet olmalıydık.
Tarımın cenneti, tohumu taşa atsan, taş filizlenir.
20 den fazla maden var. İncil'deki 7 kilisenin 7'si de burada.
Nuhun gemisinin indiği topraklar.
Mezopotomya'nın yanı, Göbeklitepe, Hitit, Bizans,
Selçuklu tarih fışkırıyor. Yetmezse üç tarafı deniz ve turizm!
Kar, yağmur, güneş, nem hepsi var.
Cahil ve fakir kalmak imkansızken, halkın yarısı açlık sınırında.
Sebep?
İki sebebi olmalı:
1.Cehalet,
2.İhanet...