Artık siz de biliyorsunuz.

Yapamıyorsunuz.

Mirasyedi evlat bile sizin kadar acımasız olamazdı.

Ne var ne yok yediniz, bitirdiniz.

24 yıl sonra hala bize, yüzünüz kızarmadan güzel günler vadediyorsunuz.

Tecrübe edindiğinizi, bundan sonra güzel işler yapacağınıza inandırmaya çalışıyorsunuz.

Hayır öyle değil;

Sayın iktidar edenler, sadece tecrübe yetmez, ülkeyi yönetmek çağın gereklerini günü gününe takip ister.

Ülkeyi yönetmek liyakat ister.

Ülkeyi yönetmek eğitim ister.

Ülkeyi yönetmek kültür ister, bilim ister, sanat ister, ekonomik deneyim ister..

Ve Ülkeyi yönetmek için demokratik bir kafa yapısına ihtiyaç vardır.

Ülkeyi yönetmek, sağlıklı bir dış politika, kazan kazan ilkesine harfiyen uyulan dış ticaret ister.

Ülkeyi yönetmek, üretim ister, teknoloji ister, pırıl pırıl beyinler yetiştiren eğitim kurumları ister.

Ülkeyi yönetmek güçler ayrılığı ilkesi ister, hesap verebilir yönetim anlayışı ister.

Ülkeyi yönetmek, ülkenin Anayasasının verdiği yetkilerin ötesine geçmemeyi gerektirir.

Ülkeyi yönetmek, ülkeyi yönetenlerin toplumu kamplaştırmaması, kutuplaştırmaması, birbirine düşman etmemesini gerektirir.

Ülkeyi yönetmek, şeffaf ve hesap verebilir olmayı gerektirir.

Ülkeyi yönetmek, adaletli bölüşüm ister.

Ülkeyi yönetmek, zinde beyinler ister.

Bunlar olmadı mı, doları, faizi kontrol edemez hale gelir, patatese, soğana muhtaç edersiniz milleti.

Eti, nohutu, mercimeği ve teknolojiyi paranız kadar dışarıdan alabilirsiniz belki ama, okullarınızda bilim ve teknoloji değil, ölü yıkamayı ve pamuk tıkamayı iyi bilen kayıp nesiller yetiştirirsiniz.

Ve Cahilin feraseti ile bir süre koltuğunuzu korursunuz belki ama, unutmayın, cahilde aç kalmaya görsün!.

Yıllardır omzuna tünediğinizi fark eder ve sizi omzundan silkeler atar.

Farkında değil misiniz, sizi omuzunda taşıyanlar alttan parmak atmaya başladı.

Sonrasını yaşamadan izzet-i ikbal ile kabul edin artık.

'Yapamıyoruz, özür dileriz' demek bu kadar mı zor?