Siz sanıyor musunuz, bunlar toplumu dönüştürmeye yeni başladı.

Daha ilk günden belliydi bunların, ülkeyi ve milleti değiştirip dönüştürecekleri.

İlk günden başlamışlardı, bu milleti alıştırmaya...

Hani o simitçi tezgahları kubbeli hale getirildiğinde, belediyeler eliyle..

Çağdaş musikiden kahramanlık marşlarına kadar, günümüz ezgileri ile ara sıra kulaklarımızın pasını silen belediye bandoları tukaka, Mehteran ise kutsal kabul ettirilmişti bu millete adeta, hatırlıyor musunuz?

Sonra mimarimizle oynamaya başladılar.

Önce evlerin karemsi çizgiler içeren kapı ve pencereleri oval hale getirildi.

Osmanlı çizgileri içeren bina projeleri jet hızıyla geçti belediye imar müdürlüklerinden.

Sonra Kültür Merkezleri inşa etmeye başladılar.

Yıllar önce gittim, gördüm ve o dönemde de köşemde yazdım.

Koskoca Kültür Merkezi, binlerce kitap ve yayın.

Ama Atatürk'ün esamisi bile okunmuyordu.

Varsa yoksa Osmanlı Hayranlığı.

Kadınlarımız da öncülük ettiler, o dönem modasını hayata geçirerek, bu sürece..

Yıllarca Türban ya da başörtüsü sömürüsü yapıldı.

Çarşaf hortlatıldı.

Belediyeler eliyle, çağdaş eğitime ilave! merkezler açıldı.

Sonra İmam-Hatip sömürüsü başlatıldı.

Çocukları ABD’de ya da buradaki özel kolejlerde okuyan göbekli şişman amcalar her mahalleye bir İmam-Hatip yaptırma ve yaşatma derneği kuruverdi.

İş o kadar ileri götürüldü ki; Liselerde fen, fizik, kimya, matematik ikinci plana itildi. Kim olduklarını bilmediğimiz sarıklı, sakallı, şalvarlı adamlar gelip çocuklarımızın derslerinde beyinlerini sulandırdı, kafalarını karıştırdı.

Reis çıkıp, "Hepiniz cenaze yıkamayı, ölünün kıçına pamuk tıkamayı öğreneceksiniz" dedi.

Osmanlıca seferberliği başlattılar, ne de olsa dedelerimizin mezar taşlarını okumamız olmazsa olmazımız idi.

Gecelerini, Kapadokya Eğlence Merkezlerinde, içki alemlerinde geçirenler, zamanı sabah ezanına denk getirip, muktedirlerin gittikleri camilerde sabah namazına saf tuttular, sarhoş sarhoş..

Onunla da yetinmediler.

Muktedirlerin hac ve umre kafilelerinde yer alabilmek ve orada iş bağlamak için hava parası bile ödediler.

Muktedirler, semirttikleri adamların özel uçakları ile umre turları düzenlediler.

Yüce dinimiz, kutsal inançlarımız siyaset tezgahında malesef sermaye olarak kullanıldı.

Kimi inançları basamak yapıp yükseldi, kimi göstermelik din tacirliği ile dönecek köşe bırakmadı.

Her sabah düzenli olarak traş olanlar, işe bu şekilde gidenler sakalı keşfetti.

Yetmedi, şalvar giydi, esnediklerinde, ya da nefes aldıklarında, herkesin duyacağı şekilde "Şükür ya Rab" demeye başladılar.

En sevmedikleri diz kapağı ütülü pantolondu. Kuru temizlemeciler müşteriye “Diz kapağına ütü vurursak namaz kılmadığınız anlaşılır” uyarısı yapmaya başladı.

‘Eüzü’ diye başladığı, Kur-an'ı Kerim'in, latin harfleriyle öğrendiği bir kaç ayetini her yerde okuyarak dindarlık! yarışında bayraktarlık yapan cahil bürokratlar, kilit noktalara oturtuldu.

Elhamdulillah, İnşallah, Maaşallah, Selamın Aleyküm şifre kelimeler olarak kullanılmaya başlandı.

Gümüş yüzük ve yüzüğün üzerindeki taş ya da tuğra, hangi cemaat mensubu olduğunu gösteren özel şifrelerdi.

Ve biz son 30 yıl bu muhteşem! dönüşümü izledik, sessizce.

Çünkü ellerinde kullandıkları silah, bizim kutsalımızdı.

İstediler ki, onlara karşı çıkalım.

Böylece, dindarları da yanlarına çeksinler.

Çektiler de..

Baksanıza Pazar o kadar büyüdü ki, dindar insanları paylaşamaz, birbirlerini Devlet ve Din Düşmanı olarak nitelendirir hale geldiler, birbirini ispiyonlamaya başladılar.

Cübbeli’nin çıkıp TV ekranında “Silahlanıyorlar” 2 yıl sonra da “Erzak temin edin, silah edinin” mesajını duyunca Atatürk bir kez daha geldi aklıma ve ne kadar büyük bir lider olduğunu bir kez daha hatırladım.

Zira, bu din simsarlarının şer yuvalarını kapattığında ne demişti;

"Efendiler, biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil; bilakis, bu tip yapılar din ve devlet düşmanı olduğu, Selçuklu ve Osmanlı'yı bu yüzden batırdığı için yasakladık. Çok değil, yüz yıla kalmadan, eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz göreceksiniz ki bazı kişiler bazı cemaatlerle bir araya gelerek bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa geçecek, ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirine düşeceklerdir. Ayrıca, unutmayın ki o gün geldiğinde her bir taraf diğerini dinsizlikle suçlamaktan geri kalmayacaktır."

Dedikleri nasıl da çıkıyor tek tek..