Cumadan Cumaya çıkıp bir Camide Cuma namazı kılıp selfi çektirmekle olmaz efendi.
Ramazandan Ramazana verdiğin gıda kolisini, yaşlı teyzenin sırtına yükleyip zehir zıkkım etmekle de olmaz.
Fotoğraf çektirmek için halkın içine karışıp görüntü verdikten sonra mangalda sucuk yellemek, halka tepeden bakarak 'He de geçsin' demekle ise hiç olmaz..
Dokunacaksın, vatandaşın haline, cebine, yediğine dokunacaksın.
Seni göreve getirenlerin sıcak yuvalarında, huzur içinde olmaları için geceni gündüzüne katacaksın..
Zira aday olduğun makamın adı;
Şehremini veya Şehri Emin’dir.
Siz değil miydiniz, “Belediyecilik artık klasik yol, su, elektrik hizmeti değildir” edebiyatı yapanlar.
Buyrun, kıyaslayın kendinizi 6 yıl önce göreve getirilen kentlerin belediye başkanları ile, belediye meclisleri ile.
Tam 31 yıldır bu kenti yönetiyorsunuz be.
Aşevi Kavramı ilk kez Kayseri’den hayata geçirilmişti, hatırlar mısınız?
Yıllarca 2 kap sıcak yemek verdiklerinizi kullandınız, toplantılarınızda, mitinglerinizde.
Sonra birden bire kapattınız o aşevlerini.
Kapatmakla kalmadınız, sosyal belediyeciliği hakkıyla yerine getirmek isteyen Ankara, İstanbul gibi kentlerin Belediye Başkanlarının elini kolunu bağlamak adına iktidar sopasını sonuna kadar kullandınız.
Toplanan paralarına, açtıkları aşevlerine el koydunuz iktidar eliyle.
Çünkü siz ANAP gibi “Zengini Seven” partisiniz artık..
“CHP öğrenciye verdiğimiz bursa engel oldu” edebiyatı yaptınız yıllarca, ama el altından partili bebelerine dağıttınız, yönettiğiniz belediyelerin sosyal imkanları.
Eğer iddianız doğru olsaydı, bu gün Ankara ve İstanbul Belediyeleri binlerce öğrenciye burs dağıtmaz, onlarca yurt inşa etmezdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi emeklilere yılda 10 bin lira Pazar desteği dağıtiyor biliyor mu?
İstanbul'un emeklisi emekli de Kayseri’nin emeklisi emekli değil mi?
Ankara Büyükşehir Belediyesi her emeklinin evine ayda bir kilo et girmesini sağlıyor.
Sadece İstanbul’da, sizin yılda bir makarna kolisi verdiğiniz küçük çocuğu olan 150 bin ailenin kapısına her sabah bir litre süt bırakıyor.
Çalışan annelerin küçük çocukları için her semtte kreşler inşa ediliyor Sosyal Demokrat Belediyelerde.
Siz ise Kayseri’ye gelen dar gelirli öğrencileri, Vakıf ve Dernek görünümlü Tarikat Yurtlarına teslim ettiniz be. Hem de o yurt binaları Fetö’den el konulan kamu binaları olduğu halde.
Kredi ve Yurtlar Kurumu çuvalla para vererek yurt binası kiralarken, el konulan bu binalarda cemaat yapılanmaları para kırıyor.
Yarın bunların hesabı sorulmayacak mı sanıyorsunuz?
Bu kent halkı, taraf etrafınıza dağıttığınız arsalara kondurulan villalarda oturanların huzur içinde yaşamalarına izin verecek mi sanıyorsunuz?
Peki sizin “Gönül Belediyeciliğinizde ve Referans Belediyeciliğinizde” başka belediyelerde olmayan ne var?
Mustafa Çelik döneminde kurulan, Kent Ekmek Tesisini kuran ve Memduh Büyükkılıç’ın daha seçilmeden başına ‘Hükümet Komiseri’ atadığı Kadir Yılmaz var ya.
İşte o Kadir Yılmaz AKP’li belediyeler arasında paylaşılamıyor, biliyor musunuz?
Şanlıurfa, Konya ve Gaziantep Büyükşehir Belediyelerine davet edilerek gitti ve Kayseri Kent Ekmek Tesislerinin daha modernini, daha büyüğünü inşa etti.
Ama siz, kendi partinizden bir belediye başkanının görevlendirdiği adama bile tahammül edemediniz, uzaklaştırdınız belediyenizden.
Şimdi Sayın Yılmaz’ın kurduğu Kayseri’deki tesiste fakirin ucuz ekmek talebi yerine Gacer Ekmeği satıyorsunuz.
Ucuz ekmek ürettiğinize inanılsın diye de sabahları erken kalkanın alabildiği birkaç kasa ekmek dağıtıyorsunuz satış noktalarına.
Görünür yerlerdeki satış noktaları göz zevkinizi bozuyor diye kaldırtmadınız mı?
İstanbul gibi bir kentte 3 çeşit yemeği 50 liradan tüketirken öğrenci, emekli ve çalışan.
Kayseri’de kurduğunuz emekli mekanlarında bir tostu 50 liradan satıyorsunuz emekliye.
Zaten Meydan, Sivas Caddesi ve Talas ile Erciyes’teki belediye tesislerinde yemek yiyebilmek için yanınızda şişkin bir cüzdan ya da limiti yüksek kredi kartı bulundurmak zorundasınız.
Öyle çeşitli vaatlerle partinin milletvekili sayısını artırdım pozları vermekle olmaz efendiler.
Sorun bakalım transfer ettiğiniz vekile oy verenlere.
“Zehir zıkkım olsun oyumuz” diye haykırıyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti’nin son yerel seçimlerde en fazla oy kaybeden belediye başkanı olduğunuz gerçeğini aklınızda tutun.
Hatta her sabah uyandığınızda bu gerçeği hatırlayarak işe başlayın.
Lokantacı, fırıncı, manav lobisinin çıkarları için değil, Asgari ücretli, İşsiz, Emekli ve öğrenci lobisi için çalışmadığınız sürece partinizi eritmeye devam ediyorsunuz, edeceksiniz.
“Kayseri Esnaf Kenti, esnafa dokunmayın” söylemi yüzünden yediğimiz ekmeğin, tükettiğimiz meyve ve sebzenin en kalitesizini ve pahalısını bize dayatmakla olmuyor yani.
Şimdi birileri diyecek ki, “Kayseri’de ekmek 11 lira, senin örneklediğin kentlerde 12,5 lira..”
Doğru, bizde 200 gram ama 150 grama kadar inen ekmek satılırken o illerde ekmek 250 gram..
Fiyattan değil, gramdan çalarak ucuz gösteriliyor ekmek.
Ekmekler eksik gramajla çıkıyor dendiğinde ise savunma, “Ekmek soğuyunca gramı azalır” oluyor.
Bu kentte sizden önceki dönemde, her gün bakkallar, ekmek satış yerleri denetlenir, eksik gramajlı ekmekler toplatılır, fakir halka dağıtılırdı. Yani üretilen ekmek rafta satışa sunulduğunda 200 gram olmalı.
Ama siz onun bile hilesine göz yumuyorsunuz.
Yani diyeceğim,
Halka, millete dokunacaksınız, dokunmadığınız takdirde onlar size dokunacak, oyları ile sizi ilk seçimde alaşağı edecekler.
Son sözüm ise, partisi başka kentlerde harikalar yaratan, iktidarın engellerini tek tek aşarak halk için halkçı projeler ortaya koyan Meclis üyelerine.
Sizi o makamlara aday edenler ve size oy verenler süs için aday yapmadı, toplu taşım hizmetinin 31.25 lira olmasına destek verin, ya da çekimser kalın diye göndermedi.
İnletin yeri göğü diye, benim çıkarlarımı koru diye, benim taleplerimi haykır diye seçti.
Anladınız siz onu..