Ahmet Davutoğlu Başbakan olduktan sonra, söz verdiği ‘Siyasi etik Yasası’nı çıkaracağını açıkladığı günün gecesi, kendisine gelen telefondaki esrarengiz adamın, “İlçe Başkanı yapacak adam bulamazsın” uyarısı ile başlayan kirlenmişlik süreci bütün hızıyla devam ediyor.
O günden bu yana, “Şu adamı derhal görevden alın, çok dürüst çıktı pzvk” diyenlerin sayısı arttı, yaşananları hazmedemeyerek istifa edenlerin, sürülenlerin, iftirayla hakkında soruşturma açılanların varlığına tanıklık ediyoruz.
Adeta, bir çapulcu topluluğu tuttu köşe başlarını ve yağmacıların önünü açıyor, onlara yasal koruma sağlıyor.
‘Tamam efendimciler, bir emriniz var mı efendimciler’ tüm köşe başlarına yerleştirildi, oluşturulan talan sistemine karşı çıkanlar tek tek tasfiye edildi, ediliyor.
Yerelinden geneline, bu sıkıntıları dile getirmekle yükümlü yazılı ve görsel medya kurumları, kapılarına birer taksimetre taktı, yazmak için değil, yazmamak, görmek için değil, görmemek için aylık fatura kesiyor, bu kirlenmiş yapılara.
Eleştiren, yanlışa yanlış diyenler medyadan, siyasetten ve hayatın her alanından insanlar ise adeta tasfiye edildi.
Tasfiye edilemeyenlerin tepesine ise RTÜK gibi, BİK gibi Hükümet Komiserleri yerleştirildi, ceza üstüne ceza kesiyorlar.
Tam 4 kez ülkedeki zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kanun teklifi geldi. Kimi zaman komisyonda, kimi zaman mecliste geri çekmek zorunda kaldı iktidar bu düzenlemeyi.
Şimdi bir gece yarısı genelgesi ile zeytinlikler madencilik faaliyetlerine açıldı, biliyor musunuz?
Gerekçe, enerji konusunda yaşanan darboğaz ve yeni enerji alanları.
Hani Karadeniz’de dünyanın yarısına yetecek doğalgaz bulmuştunuz?
Geneli bu kadar 3-5 çıkar çevresine hizmet ediyor da yereli farklı mı?
Şöyle bir dolaşın Kayseri’yi.
Saray yavrusu kamu binaları.
Bir bölümünün yarısı boş.
Kim inşa etti, kim ihalesini aldı, muamma.
İnşaatların künyesi olurdu eskiden, tabelayı okuduğunuzda ihaleyi alan şirket, inşaatın mimarı, mühendisi, yapı denetçisinin künyesi yer alırdı, Müteahhit firmanın adı bulunurdu.
Şimdi buna bile gerek görülmüyor.
Ankaralardan işi bağlayıp ihaleyi alanlar Kayseri’ye bile gelmeden alt taşeronlara yaptırıyor inşaatları, üzerinden milyonlarca lira tüfek sıkıyor.
Olur mu öyle, diyenlere tavsiyemdir.
Belsin-Hastane raylı sistem ihalesini incelesinler.
Kimin kayınpederi almış, hiç Kayseri’ye gelmiş mi?
Yerelde de durum farklı değil.
Her makama oturan kendisinden başlayıp, baldıza, bacanağa kadar taraf etrafını ihya ediyor.
Ballı Villa Parselleri, bunun açığa çıkan küçük bir bölümünü oluşturuyor.
Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan her zat-ı muhteremin bir görünen, bir de görünmeyen imar sorumlusu oluyor.
Görünen sadece imza atıyor, görünmeyen ise her taşın altından çıkıyor.
Daha da ilginci, bu dönem ilk kez cılız da olsa muhalefet partilerinin temsilcileri var belediye meclislerinde.
Ballı Villa arsaları, fetöcülüğü devlet kayıtlarında tescilli belediye personeli, dinci yapılara dağıtılan Kayseri evleri, Okçular Vakfı’nın önüne Kayseri’de konulan ballı pasta gibi konularda, onlarda da kapı duvar.
AKP ve MHP’nin önümüze mücahit olarak koyduğu ve seçtirdiği bazı isimlere bakın.
Hapsi birer Müteahhit çıktı maaşallah.
Mesela, son yaşadığımız Perşembe Pazarı olayı.
Tam bir skandal.
Adamın arsasına, rızasını bile almadan asfalt döküp semt pazarı yapıyorsun.
Adam mahkemeye gidince tıpış tıpış asfaltı söküyorsun.
Asfaltın metrekare birim maliyetini en iyi belediye başkanları bilir.
Şimdi ne olacak, kim ödeyecek bu kamu zararını?
Bunlar gün yüzüne çıkanlar, daha neler var neler.
Her siyasetçinin koltuğunda bir de müteahhit oturuyor görünmezinden.
Kent adeta yağmalanıyor.
Daha da acı olanı ise, “Şerefiye Bedeli” bir çok şerefsizlik yasallaştırılıyor.
Ondandır, binlerce kooperatif mağdurunun hak aramak için sokağa dökülmesi.
Sözün özü;
Bu güzelim ülke, bu kadim kent tarihinde hiçbir zaman bu kadar sahipsiz olmamış, bir avuç rantiyeye peşkeş çekilmemişti.