Tarım Bakanı istifa etti, görevden affını istedi, görevden azledildi, görevden affedildi.
Adını siz koyun.
Bildiğimiz tek şey, artık bakan değil ve bunu kendisi de bizimle gece yarısı öğrendi.
Yerine Vahit Kirişçi diye biri getirildi, atandı, tayin edildi, görevlendirildi.
Adını siz koyun.
Ama Sayın Kirişçi de yatarken bakan değildi, sabah bakan olarak kalktı.
‘Tımarhanede bu gün’ diye yazıya başladığımızda alınıyor bazıları, ama inanın aynen öyle..
Enteresan olan nedir biliyor musunuz?
Göreve geldiği günden bu yana, ülke tarımını yok edecek ne varsa hayata geçiren bu kişi, Türk Tarımını bitirdi, Ormanlarımız yanarken seyretti, uçağı olmayan şirkete yangın söndürme işini verdi, kardeşi Fetö’den cezaevinde, kimse umursamadı.
İddia doğru ise Kayınvalidesi’nin yaptırdığı sarmalardan tatmak için İzmir’e bakanlık aracı yolladığı için görevden alınmış.
Bir tabak da külliyeye yollasaydı ya, bunu da mı düşünemedi?
Sarmalar gerçekten güzelse, bakarsın hanımefendi külliyeye gurme olarak atanırdı mesela..
Beyler, ağalar, efendiler, işin esprisi bir yana ama cılkını çıkardınız memleketin.
Merkez Bankası Başkanı ikide bir görevden alınıyor, eskinin kasaba tahsildarı kadar ilgi görmüyor.
Maliye Bakanı istifa ediyor, görevden azlediliyor, eskinin Nahiye Müdürü kadar dikkat çekmiyor.
Hükümette kim neyin bakanı, artık biz bile takip edemiyoruz.
Kamu kuruluşlarının başındakilerin yarıdan çoğu, vekaleten atananlarla dolduruldu.
Bir örnek, günlerce okuduk haberini.
Kayseri SGK İl Müdürü olan zat, Ankara İl Müdürlüğüne atandı diye..
Meğer kadrosu Kayseri’de hala.
Vekaleten yürütüyormuş görevi.
İktidar gücünü yitirdikçe, kendisine sadık kalanları bir yerlere getirip, daha fazla maaş almalarını, devlet kadrosunda kalmalarını sağlamaya yönelik önlemler alıyor.
Oysa gündemin ne olması gerekiyor biliyor musunuz?
Ödenemez hale gelen ev kiraları, ekmek alamaz hale gelen garip-gurebanın içler acısı hali.
2 bin ila, şehrine ve semtine göre 15 bin lira arasında değişen ev kiraları.
2500 lira maaşla; 2 bin liralık ev kirası, 900 liralık doğalgaz, 200 liralık elektrik, 150 liralık su faturası ödeyip üstüne bir ay geçinmek zorunda olan emekliler.
Çalıştığı hastanede, köy imamının aldığı maaş kadar bile maaş alamayan doktorlar.
20 lira sınırına dayanan benzin ve mazot fiyatları.
Açılmayan kombiler, Battaniye altında geçen yaşamlar.
Elektrik faturası korkusu ile erkenden kapanan dükkanlar, mağazalar.
Yaptığı yemeği satamadığı için her gün ısıtıp yeniden tezgaha koymak zorunda kalan lokantalar.
Birilerine peşkeş çekilen vergilerimiz, kamu kaynakları.
Dün gece yine CHP Lideri evinin mutfağından seslendi.
Bu kez, Devlet İhalesi alma sıralamasında Dünya Rekoru kıran ‘Beşli Çete’ vardı hedefinde.
Keşke o kadar basit olsa mesele, Sayın Kılıçdaroğlu.
Sen o beşliyi binle çarp.
Merkeze konumlanan enişteler, kayınbiraderler, baldızlar, bacanaklar var, her ihaleden komisyonlarını cebe indiren.
Kentlerde tosunlar, damatlar, gelinler var, kent pastasını hapır hupur götüren.
Bir de belediye başkanları var bir çok kentte, İstanbul’un, Ankara’nın her türlü imkansızlığına rağmen yarattığı harikaları çaresizlik içinde izleyen.
Dün bir dostum aradı ve dedi ki;
“Sayın Zorlu, bu gidişle 5 yıla kalmaz, Talas Büyükşehir Belediyesi kurulur, Kayseri de metropol ilçe olarak Talas’a bağlanır. Baksana adam tek başına Kayseri, Melikgazi, Kocasinan, Hacılar ve İncesu kadar hizmet üretiyor.”
Fikrimi söyleyemedim.
Çünkü, ben fikrimi söylediğimde, kötü dediğim partinin gözdesi, iyi dediğim ise partinin hedef tahtasına oturtuluyor.
Yani diyeceğim dostlar, devr-i iktidara birinin “Vakit tamam” demesinin zamanı geldi de geçiyor bile.
Zira seçmen, Yusuf Hayaloğlu’nun şiiri, “Vakit tamam, seni terk ediyorum..” demeye başlayalı çok oldu..