Siyasette, iktidar partisinin il başkanlığı önemli bir makamdır.

Bir yandan muhalefetin temsilcilerinin gündeme getirdikleri sıkıntılı konuları takip edecek, diğer yandan kamu hizmetlerinde aksayan noktaların giderilmesi için ön açıcı, uyarıcı olacaksın.

Elbette bunların yanı sıra da, partinin yereldeki yönetenlerinin üzerinde gözün bulunacak ki, hata yapılmasın,

Türkiye 31 Mart 2024’ten sonra yeni bir sürece girdi.

Artık bir çok kentin belediyesi, Aziz Milletimiz tarafından iktidar partililere değil, CHP’ye teslim edildi.

İktidar partisinde kalan belediyeler şokta.

Zira, “Bizi seçmezseniz kömürünüz kesilir, makarnanızı göndermeyiz” tehditlerini bu millet elinin tersi ile itti ve bir de gördü ki, kömürü bırak, ayda bir kilo et alacak imkanı bile sağlamış, seçtikleri isimler.

O kadar mı, 50 liraya 3 kap yemek yiyecekleri tesisler açtı, ekmeği ederinin yarı fiyatına yiyor artık CHP’li Belediye Başkanlarının yönettiği kentlerde, dar gelirliler.

Sadece o kadar mı.

Yeni doğmuş bebeğini kucağına almadan dar gelirli anne, yanı-başında çocuğuna aylarca yetecek ihtiyacının yer aldığı “Hoş geldin Bebek” paketi ile karşılaşıyor.

Sadece bu kadar ile kalsa iyi.

O bebek için belli bir yaşa gelene kadar yaşadığı evin kapısına her sabah bir litre süt bırakılıyor, sağlıklı beslensin diye.

O bebek hastaneye gidecek, toplu taşım hizmetleri pahalı.

Belediye annenin evine ‘Ücretsiz toplu ulaşım hizmeti kartı’ gönderiyor ve “Çocuğun 4 yaşına gelene kadar toplu taşım hizmetleri sana bedava” diyor.

Bitti mi sanıyorsunuz?

Emekli amcalara, “Ayda bir kez dilediğin kasaba git ve 1 kilo et al evine götür. Ücreti belediyeden” uygulaması mı dersin, Ayşe Teyzeye sağlanan Pazar desteği mi dersin, barınma sorunu yaşayan öğrenciye sağlanan yurt, çalışan anneye sağlanan kreş desteği mi dersin.

Yani AKP’li başkanların akıllarına bile gelmeyecek onlarca ‘Sosyal Belediyecilik’ örneği sergileniyor yurdun bir çok kentinde.

Baktı Gaziantep Belediye Başkanı, koltuk pahalı, “Haydi Sofraya” adı altında Kent Lokantasının bir benzerini hayata geçirdi.

Sadece o kadar mı, Şanlıurfa, Gaziantep, Konya Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere bazı AKP’li belediyeler, Kayseri’deki Başkan Büyükkılıç’ın, sırf Sosyal Demokrat diye işten attığı Kent Ekmek’in Genel Müdürü Kadir Yılmaz için sıraya girdiler ve Halk Ekmek Fabrikalarının benzerlerini kendi şehirlerine, Kadir Yılmaz'ın öncülüğünde, ‘Kent Ekmek’ adıyla kurdurdular.

31 Mart 2024 seçim sonuçlarını incelediğimizde iktidar partisinin en büyük kaybı yaşadığı seçim çevresi Kayseri’dir.

Tam yüzde 23.

2019’a oranla yüzde 61’den yüzde 38’e geriledi.

Son kamuoyu yoklamalarına bakıldığında Büyükşehir Belediye Başkanlığında yüzde 30’a doğru hızlı bir iniş göze çarpıyor. Bir yıllık oy kaybı yüzde 5’lerde.

Böylesi bir dönemde her seçim hezimetinin faturası önce il başkanına, sonra da adaya kesilir.

Sayın Okandan, yaşanan bu geriye gidişi nasıl değerlendiriyor merak ediyorum.

Mesela, Sayın Memduh Büyükkılıç ile bir araya gelip, “Sayın Başkan bir şeyler yapmaz isek, sen de ben de koltuğu kaybedeceğiz” dedi mi, diyor mu?

Bir de başarısı ve başarısızlığı iktidar partisine fatura edilen kurumlar vardır mesela.

Kayseri Şeker Fabrikası gibi.

Zira kayyumdan bu yana, Şeker Fabrikası’nın kongresi olduğunda Sayın Elitaş, Sayın Taner Yıldız gibi adamlar Hüseyin Akay’ın arkasında durur ve yeniden seçilmesini sağlarlar.

Oysa o adam Kayseri Şeker Fabrikası’nı borç batağının ortasına oturttu.

Yetmedi, geçen kampanya döneminde uyguladığı ‘Düşük polar, yüksek fire, pahalı mazot’ uygulaması ile aylarca gündemden düşmedi.

Kongre sonrasında altına çektiği 15-16 milyonluk araç bir yana, çiftçiye dedi ki, “Mazot alacaksanız, litresini 70 liradan sayacağım. İşinize gelirse..”

Bunu sosyal medyada eleştiren çiftçilerin de mazot kartlarını geçersiz saydırdı ve mazot verdirmedi.

Daha önce eleştirenleri üyelikten uzaklaştırdığı gibi.

Ben İl Başkanından olsam çağırırım Hüseyin Akay Efendiyi, “Bak kardeşim, 70 liralık mazot uygulaman, senin iktidarın ekonomik politikasına inanmadığını ortaya koyuyor. Hangi kıstas ile 70 lirayı baz alıyorsun. Bunun yerine litre hesabı ile verebilirdin çiftçinin ihtiyacı olan mazotu ve tahsil gününün mazot fiyatıyla da bedelini pancar parasından keserdin. O aldığın araç ile de iktidarın tasarruf önlemlerine kafa tutmanı da anlamış değiliz. Ne yapmak istiyorsun?” diye sorardım.

Sayın Okandan’ın, “He sorayım da Mustafa Abim işime son versin” dediğini duyar gibi oluyorum.

Sevgili Başkan, iktidar partisini yönetmek zor zanaattır.

Hiç kimsenin şahsi menfaatlerini, partinin çıkarlarının önüne koymamayı gerektirir.

Yarın gelecek biri seni koltuğundan kaldırdığında, “Keşke” demek istemiyorsan, Kayseri Halkı’nın çıkarlarını ve Sosyal Belediyecilik kavramını önceleyen adımlar atılmasını sağla.

Aksi takdirde, yarın adını bile kimse hatırlamayacaktır.