Kolay elde edilmez.

Ama yok edilmesi, kazanılmasının aksine çok kolaydır.

O nedenle itibar, saygınlık, itimat, güven gibi kavramlar şahıslar için de, kurumlar için de, ülkeler için de kazanıldığı takdirde özenle korunması gereken kavramlardır.

Hele ki, seçimle gelinmiş bir makamda iseniz, bu değerleri korumak için gerektiğinde görevden çekilmeyi göze almak zorundasınız.

Modern ve Demokratik kültürlerdeki itibar anlayışı ile geri kültürlerdeki itibar anlayışı da çok farklıdır.

Mesela, Kanada Başbakanı ve eşini, İngiltere Başbakanı ve eşi ile bir çay bahçesinde hamburger yiyip sohbet ederken görebilirsiniz.

Ya da Alman Maliye Bakanını, sabah bisikletle işe giderken gördüğünüzde şaşırabilirsiniz.

Ya da Hollanda Başbakanını, düşürdüğü elindeki kahvenin kirlettiği zemini paspasla temizlerken.

Yahut, pandemi nedeniyle hükümetin aldığı kısıtlama kurallarında öngörülen 10 kişilik katılım sınırlamasını, 3 kişi fazla katılım sağlayarak ihlal eden bir Başbakana, yönettiği ülke polisinin yazdığı cezayı gördüğünüzde ‘Allah Allah bu nasıl medeniyet’ diyebilirsiniz.

Onlar itibarı, bindikleri araçlarla, yaşadıkları saraylarla, uçak filoları ile değil, yönettikleri kurumların başarısı ile kanıtlamış insanlardır.

Yıllarca Almanya’yı yönetmiş Angela Merkel, bu süre içerisinde aynı apartman dairesinde oturmuş, kendi mutfak alış-verişini bizzat pazara, markete giderek kendi yapmış, işine sıradan bir araç ve iki koruma ile gitmiş, ama Tıme Dergisi kendisini Dünyada Yılın Kişisi seçmiştir.

Geri kültürlerde ise durum farklıdır.

Ülkeyi yönetenlerin en tepesindekinden, en alt kademe yöneticisine kadar, itibarı yaşadıkları görkemli hayatlarda, yönettikleri kurumların görkem ve şaşaasında, bindikleri araçların göz alıcı olmasında ararlar.

Googlea girip aratın, çıkacaktır karşınıza.

Japon İmparatoru’nun makam Odasını, ardından bizim Of Kaymakamının oturduğu makam odasını. Ya da İstanbul Valisi’nin makam odasındaki görkemin, şaşaanın fotoğraflarını karşılaştırın.

Bir de yönetenlerin, yönettikleri ülkenin dış itibarı konusu vardır ki, bu değer her şeyin üzerindedir.

Ülkelerin dış itibarının ölçüldüğü değerler nelerdir diye baktığımızda üç unsur gelir aklımıza.

1.Ülke ekonomisinin, diğer ülkelerin ekonomisi ile kıyaslanması. Bütçe açığı, dış ticaret açığı veya fazlası, parasının değeri, dış borç miktarı, askeri gücü ve ülkeyi yönetenlerin başka ülkelerin yönetenleri üzerine etkisi.

2.Ülkeyi temsil eden, dış temsilciliklerin oluşturdukları saygınlık.

3.Ülkenin Pasaportunun gördüğü itibar.

Şimdi de şapkanızı önünüze, elinizi de vicdanınıza koyun ve karşılaştırın modern demokratik kültürlerdeki değerler ile geri kültürlerdeki değerleri.

Eski Milletvekillerini, hakkında rüşvet iddiaları bulunan adamı, Fetöcü hainin kardeşini Türkiye’yi temsille görevlendirmiş bir iktidar.

Yetmedi, ülkenin en değerli temsil belgesi olan Gri Pasaportu insan ticareti için kullanan bir yerel yönetim anlayışı.

Başında bulunduğu bakanlığa malzeme satan bir bakan.

Oteller Zincirine yeni halkalar eklemek çabasında olan bir başka bakan.

Başında bulunduğu Vakfa, kamunun arazisini aktarmakla suçlanan hastaneler zinciri sahibi bir başka bakan.

Özel Okullar Sahibi veya yöneticisi daha farklı başka bakan.

Kardeşi Fetö’den içerde, Çiftlik Ağası bir başka bakan.

Daha, ülkenin hazinesi olan Merkez Bankası’nın birikimlerini çar-çur eden ekonomik anlayışı, damat beyi filan da katmıyorum işi içine.

Bu kez de elinizi vicdanınıza, şapkanızı da önünüze koyup bir kez daha düşünün;

Hangisi itibar?