Evet bağırmadan sakin sakin konuş..

Sen bağırarak konuştukça, ekmeğimizden bir lokma daha eksiliyor.

Sen bağırarak konuştukça, dış itibarımız bir basamak daha aşağı iniyor.

Sen bağırarak konuştukça, paramız pul olmaya devam ediyor.

Sen bağırarak konuştukça, market raflarında ‘alarm’ takılan ürün sayısı biraz artıyor.

Sen bağırarak konuştukça, biraz daha fakirleşiyor, gazımız, tuzumuz biraz daha azalıyor.

O nedenle, lütfen rica ediyorum bağırma, sakin ol.

Biliyorum, seni ve seninkileri, sizi ve sizinkileri ilgilendirmiyor Doların 45 lira olması.

Onların vergi cennetlerinde şirketleri, vergi cennetlerinden bandıralı gemileri var.

Ama milyonlarca asgari ücretli, milyonlarca emekli, milyonlarca işsiz, milyonlarca genç, bırakın gelecek hayali kurmak, bırakın huzurlu yaşamak, günlerinin kabusa dönüşmesinin hayal kırıklığını yaşıyor.

Artık temel ihtiyaçların satıldığı marketler, döviz büroları gibi günlük fiyat etiketi yayınlamaya başladı.

Pazarlarda atık toplayanların oranı, pazar müşterilerden daha fazla.

Artık hiçbir söylemin, hiçbir söyleminiz kitlelere heyecan vermiyor.

Zira, doğruyu söylemiyor, vaat ettiklerinizin tersini yapıyorsunuz.

En zengin 10 ülkeden biri olacaktık.

En zengin 20 ülkeden biri bile değiliz artık.

Tuvalete gittiğimizde, çıkışta 1 lira yerine görevliye 1 dolar bırakacağımızı söylediniz, şimdi 1 dolara tuvalet satın alacak kadar paramızı pul ettiniz.

Sana uyup her yeni evli çift 3 çocuk yaptı.

Şimdi bizim Enes, sayenizde! Mühendis oldu ama işi yok.

Muttalip’i öğretmen yaptık, ama bir türlü atamadınız, o da inşaatta amele.

Neyse ki okutmadığımız Taha tarikata girdi de, evin giderlerini o karşılıyor şimdilik.

Adamlarına sık sık dillendirttiğin 'İslam İktisadı’nı da inceledim.

İçinde eğitim yok, üretim yok, istihdam yok, teknoloji yok, tarikat var, şeyh var, mürid var, tekke var, zaviye var.

Ekonomik temelini de Fitre, Zekat ve Sadaka oluşturuyor.

Dedim ya, duvara tosladınız, bizi duvara toslattınız.

Fakat hala, hatayı kabullenmiyorsunuz.

Hala yaşadıklarımızın sorumlusunun CE HA PE olduğuna bizi inandırmaya çalışıyorsunuz.

Oysa CE HA PE'li belediyelerin sınırları içinde yaşayan dar gelirliler 3 kap yemek için sadece 50 lira, senin partili belediyelerin sınırları içinde yaşayanlar ise aynı yemeğe 500 lira ödüyor.

CE HA PE'li belediyelerin yönettiği il ve ilçelerde çocuklar her sabah süt içiyor, öğrenciler yurt sorunu yaşamıyor, anneler işe giderken çocuklarını kreşe bırakıyor.

Bu belediyeleri yönetenler ise, dar gelirlinin sofrasına aş, öğrenciye yurt, anneye süt ve kreş oldukları için olmadık yalan ve iftiralarla cezaevlerinde süründürülüyor.

Çaresizce seyrediyoruz, açlığı, ahlaki tükenmişliği, hırsızlığı, uyuşturucu kullanımının çocuk yaşlara kadar inmesini, dışardaki itibarımızın yok oluşunu.

Bütün bunları gölgelemek için 24 yıl sonra "Bu Anayasa bize dar geliyor" öyle mi?

İktidarınızın, iktidar yamaklığınızın 24 yılında yine terörle, yine teröristle flört ederek bir seçim daha kotaracağınızı sanıyorsunuz öyle mi?

Hala bağırarak, hala bize tepeden bakarak, hala kibir bataklığını büyüterek yola devam edeceğinizi sanıyorsunuz.

Hala bilerek ve isteyerek bizi her gün biraz daha fakirleştiriyorsunuz.

Hala tutulmuş trollerinizle, sizi uyarmaya, ‘yanlış yoldasınız’ diyenleri susturmak için iftiranın her türlüsünü atıyorsunuz.

Tamam, biz kusurumuzu anladık.

Verin yetkiyi, görün etkiyi dediniz, etkiyi artık iliklerimizde hissediyoruz.

Ama lütfen siz de şapkanızı önünüze koyup bir düşünün.

Sizin o efe tavırlarınızın memleketi ne hale getirdiğini, bizi açlığa nasıl götürdüğünü.

Kusura bakma.

Davul boynunda asılı olandan da, davulu çalandan da artık umudu kesti bu millet.

Apoyu değil, babasını kaldırıp meclise bile getirseniz, bu Aziz Milletin gözünde 'Yok hükmündesiniz..'

Bırakın kötü ve beceriksiz takımlar gibi zamana oynamayı, gerçek hakem olan millette kusur aramayı.

Bir an önce, seçim kararını alın ve sandığı önümüze getirin.

Yorulduk, dayak yemekten.

Yorulduk, azar işitmekten.