NEDEN ATATÜRK?

Ölümüne 15 yıl kala ilan etti Cumhuriyeti..

Bu gün 102. Yıla ulaştı Cumhuriyet, tüm saldırılara, tüm yok etme girişimlerine, tüm yasaklamalara rağmen.

Zira Atatürk, güzel ülkemde Demokrasi ve Cumhuriyetin temellerini atarken, 100 yıl sonra, 101 yıl sonra olacakları da bilmişti.

Bilmekle kalmamış, bizi uyarmıştı.

Mesela, Selçuklu ve Osmanlı gibi iki devasa imparatorluğu emperyalizme kurban veren Tekke ve Zaviyelerle ilgili 1927’de söylediği şu sözler öngörü değil de nedir;

“Efendiler, biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil; bilakis, bu tip yapılar din ve devlet düşmanı olduğu, Selçuklu ve Osmanlı'yı bu yüzden batırdığı için yasakladık.

Çok değil, yüz yıla kalmadan, eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz göreceksiniz ki bazı kişiler bazı cemaatlerle bir araya gelerek bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa geçecek ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirine düşeceklerdir. Ayrıca, unutmayın ki o gün geldiğinde her bir taraf diğerini dinsizlikle suçlamaktan geri kalmayacaktır."

Yaşamıyor muyuz bu gün bu söylediklerinin tıpkısını.

Atatürk’ün kurduğu Diyanetin başındaki bile, söz konusu Atatürk olduğunda, kılıç kuşanıp saldırmıyor mu?

Tamam 2 konuda biraz hayal kırıklığı yaşamıyor değilim, değiliz.

Bunlardan biri, Medeni Kanunu çıkararak kadını erkekle eşitleyen, erkekler ile aynı haklara kavuşmasını sağlayan Atatürk’e, Türk Kadını sahip çıkma noktasında beklentileri boşa çıkarmıştır.

İkincisi, Cumhuriyeti ve Demokrasiyi emanet ettiği Türk Gençliği, bu gün Atasının emanetine yeterince sahip çıkamamaktadır.

Oysa Dünya denilen yer küreyi önünüze çekin.

Cumhuriyet ve Demokrasiyi özümsemiş ülkelerin ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel istikrarına bakın.

Bir de tek adamların kararları ile yönetilen ülkelerdeki hazin duruma.

Neden?

Gelin Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetin ve bu günkü iktidarın icraatlarını bir karşılaştıralım:

-Atatürk, siyasal iktidarı sultan ve halife olan tek adamın elinden alıp kurduğu Büyük Millet Meclisi’ne devretti.

AKP ve MHP ise, Büyük Millet Meclisi’nin yetkilerini “Tek Adam Olarak Cumhurbaşkanı'na" devretti.

-Bağımsızlık Ata’nın karakteri, Cumhuriyetin siyaseti oldu.

AKP iktidarı ise, Amerika himayesinde Ilımlı İslamcılık ile Rusya himayesindeki despot İslamcılık arasında gidip geliyor.

-Hukuk alanında uygar Batı’nın laik hukuku temel alınarak devrim yapıldı.

AKP, adım adım Sünni İslam hukukunu geri getirmeye çalışıyor, o nedenle bu gün adalete olan güven yerlerde sürünüyor.

-Eğitim laik temelde köylerden üniversiteye kadar bilimsel yapıda yeniden yapılandırılmıştı.

AKP ise, imam hatipler yoluyla Sünni İslam temelli eğitimi yaygınlaştırıyor.

-Halkevleri kurularak halkın bilim sanat alanında bilinçli eğitimi yaygınlaştırılıyordu.

AKP, camiler, imamlar ve Kuran kursları yoluyla halkı tarikatların tekelindeki inanç alanına yönlendiriyor.

-Atatürk, halkın dinini öğrenmesine aracılık eden yobazların etkisiz kılınmasını amaçladı. Laikliğin amacı buydu.

AKP, tersine, halkı tarikatların, şeyhlerin, şıhların eline bıraktı, onlardan siyasetinde yararlanmayı esas aldı.

-Atatürk köylüyü milletin efendisi kabul etti. Kalkınmayı, eğitimi köyden başlattı.

AKP, köylerde yaşayanları kente getirdi, varoşlar yarattı. Okullarını kapattı. Onlardan oy deposu olarak yararlandı. Kentleri betona çevirdi.

-Atatürk, tarımı kendine yeterlilik amacına göre destekledi. Ülke, her ürünü üretti, ihraç etmeye başladı.

AKP tarımı yok etti. Artık buğday ve saman dahil her ürünü dışarıdan getirip bedelini dövizle ödeyen ülke olduk.

-Atatürk, yerli sanayi hamlesi başlattı. Bankalar kuruldu, yerli sanayi desteklendi. Karma ekonomi esas alındı.

AKP, kapitalist özelleştirmeyi temel yaptı, her şeyi satarak bugün halkı yabancı şirketlerin eline bırakan ortamı yarattı. Hiçbir şey artık ‘yerli’ ve ‘milli’ değil.

-Atatürk, ülkeyi savaştan barışa taşıdı. Komşularla barış antlaşmaları gerçekleştirdi.

AKP ise ülkeyi barıştan savaşa soktu. Bugün, ülke içerde de dışarda da savaşıyor. Geleceği belirsiz bir dönem yaşanıyor.

-Atatürk, dost komşuları olan bir ülke yaratmıştı.

AKP döneminde ülkenin hiç dostu kalmadı. Her komşu bir anlaşmazlık konusu ile kavgalı hale geldi.

-Atatürk dönemi, bütün çağdaş sanatların toplumun içinde yaşadığı bir dönem oldu. Klasik müzik, tiyatro, opera, bale, resim, heykel, mimarlık toplumun can damarı oldu.

AKP dönemi, sanatın küçümsendiği, önemini yitirdiği bir dönem oldu. Resim, heykel sanatı terk edildi. Müzik bir yana bırakıldı. Opera, bale geleneğe uygun bulunmadı. Böyle de sürüp gidiyor.

-Atatürk ‘kadın’ gerçeğini toplumda layık olduğu yere yüceltti. Kadını köle pazarlarından, kafesten ve peçeden kurtardı. Erkekle eşit olması gereken yere koydu.

AKP kadının erkeğe itaatini esas olan bir din temelli sistem yarattı. Örtünme, çarşafa girme geri getirildi. Kadın cinayetlerinin bu kadar yaygınlaşması rastlantı değildir.

-Atatürk döneminin Köy Enstitüleri sadece bir eğitim kurumu değildir. Köyden başlayan kalkınmanın simgesidir.

AKP için ise, köy bir propaganda alanıdır. Muhtarlar, kutsal söylemlerle eğitilecek topluluklar değil, kamusal destek verilecek alanlardır.

-Atatürk, Türkiye için “çağdaş uygarlık” hedefini göstermişti.

AKP için “çağdaş uygarlık”, İslam ülkelerinin birleşmesi, İslami yaşam biçiminin topluma kabul ettirilmesidir.

İşte, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet ile yaşanan 15 yılın, AKP ile yaşanan 23 yılla, 15 maddede özetlenen karşılaştırması.

Son dönemlerde Anıtkabir akın akın insanların, kadınların, gençlerin ziyaretgahı haline geldi ise, Atatürk'ün mirasının yok edilişine bir başkaldırıdır, bir uyarıdır 100. yılda, 101. yılda, 102. yıldaki halk hareketleri.

Aslında olan biten, Atatürk’ün yattığı yerden AKP zihniyetini zaten yenmiş olduğudur.

Bu gerçek de sizin bizim kabul edip etmemenize de bağlı değildir.

O nedenle;

Atatürk mü?

Sonsuza kadar.

Cumhuriyet mi?

İlelebet..