Çeyrek Altın 10 bin liraya, Dolar ve Avro 100 liraya koşuyor.
Ama birileri, pis pis sırıtarak izliyor, ülkenin bu felakete doğru dörtnala gidişini.
Çünkü onlar, kriz ortamlarını seven, krizi fırsata çevirip köşeleri dönenlerdir.
Onların bazıları, uğruna bakanlık makamındaki insanların görevden alınabildiği, devletle yaptığı işin sözleşmesini dolar üzerinden yapan ve o sözleşmeye, “İhtilaf halinde İngiliz Mahkemeleri yetkilidir” şerhi koydurarak, soyduğu devletin iktidarına bile güvenmeyen, ama siyasetçilerin önlerinde takla attığı, paraya tapan güruhtur.
Çünkü onlar kaz gelecek yerde, tavuğu siyasete ve bürokrasiye sunan, işlerini rüşvetle, adam bağlamakla yürüten ahlaksızlardır.
Onlar, “Bu Milletin a…. Koyacağız” dediğinin iki hafta sonrasında devletin üst makamlarınca ‘Hayırsever’ denilerek plaketle onurlandırılan! onursuzlardır.
Onlar, geçen yıl izne geldiğinde bozdurduğu 1000 Avrosu 30 bin lira bile etmeyen, ama bu yaz aynı miktarda avro bozdurarak, 45 bin lirayı cebine yerleştirek ve “Allah bu iktidarın ayağını taşa değdirmesin. İnşallah 2026’da geldiğimde 1000 avrom 100 bin lira edecek” diyebilecek kadar kendi çıkarını, ülkesinin çıkarının üzerinde tutan ve kendini şark kurnazı sanan zavallılardır.
Onlar, “Adam sıkışmış, 5 milyon liralık villasını satışa çıkardı, 2 milyona kapattım” diye övünebilecek, şeref yoksunlarıdır.
Onlar semt pazarında, Fatma Ana’dan yumurta alırken, 150 liralık bir koli yumurtayı 100 liraya indirten, sonra da lüks bir lokantada 1000 lira bahşiş bırakan sonradan görmelerdir.
Onlar, daha dün çıkıp utanmadan, yüzü kızarmadan “Ekonomimiz büyüyor” diyecek, diyebilecek kadar, ikbalini iktidarın ikbali ile özdeşleştirmiş ahlak fukaralarıdır.
Daha da acısı nedir biliyor musunuz?
Böylesi bir dönemde Hazine ve Maliye Bakanı çıkıyor ve diyor ki;
“Dünyanın parmakla gösterdiği ülke olmaya doğru hızla ilerliyoruz..”
Allah Aşkına söyler misiniz, derin ekonomik bilgiyi bir kenara koyun, iki kere ikinin dört ettiğini bilecek kadar matematik bilgisi olan biri, böylesi bir dönemde bu sözleri söyleyebilir mi?
Açlık sınırının 26 bin liraya demir attığı, yoksulluk sınırının 85 bin lirayı test ettiği, kişi başına düşen milli geliri 5 yılda 5 bin dolar azalan bir ülkenin nesi parmakla gösterilir, hiç düşündünüz mü?
Ekonomi tecrübesine çok güvendiğim uzmanların ortak olarak savunduğu görüş şudur;
“Altın ve Dövizdeki hızlı yükselişin en temel sebebi ‘güven’ yokluğudur. Çok önemlidir. Siyasette de, devlet yönetimine de, ekonomi yönetimine de güven en alt düzeylerde. Olan memlekete, herkese ve hepimize oluyor.”
Şimdi sormazlar mı ekonominin kumandasındaki adama, “Ülkesinde, milletinden güven bulamayan bir ekonomik anlayış, nasıl dünyanın parmakla göstereceği ekonomisi haline gelebilir?”
Gömü buldunuz da bizim mi haberimiz yok.
Bakınız paramızdan 3 sıfır attığınız 2009 yılında en büyük kağıt banknotumuz 200 lira ile tam 131 dolar alıyorduk. Dün itibarıyla 5 dolar alabiliyoruz.
Daha nasıl, daha hangi örnekle anlatalım, yapamadığınızı, yönetemediğinizi.
Sarayın güvenilir! Ekonomi danışmanı 10 yıl önce “Dolar 3 lirayı geçerse yüzüme tükürün” diyordu, Türk Milletine.
Tüküremedik, göçtü gitti bu dünyadan.
Ama onu yıllarca ekonominin kumandasında oturtanların, mercimek kadar onuru varsa istifa etmeli, ederken de bu milletten özür dilemeliler.
Daha da acı olan nedir biliyor musunuz?
Menderes ve Özal iktidarlarında “Türkiye Küçük Amerika olacak” diye hedef gösterilirdi Türk Milletine..
Şimdi ise “Türkiye küçük Katar olacak” hayalleri kuran bir güruh türedi güzel ülkemde.
Beyler, efendiler, ağalar..
Altın ve dövizde, enflasyon ve faizde gelinen son durum;
Piyasalar Merkez Bankasının müdahale gücünün kalmadığını düşünüyor. O nedenle dolara yöneldi. Ama iktidar tüm çabasını dövizi bastırmaya yöneltti, ülkenin kaynakları bu uğurda çarçur ediliyor.
Merkez Bankası’nın döviz rezervinin de kuruduğunu piyasalar çok iyi biliyor.
Gelinen bu noktada, bırakın Ayasofya önünde Buzdolabı satışlarındaki muazzam artışı! anlatmayı, Vatikan’da Cuma namazı kılsanız bile işiniz çok zor, işimiz çok zor.
Allah bu mazlum milletin yardımcısı olsun, ama daha da zorlu günlere koşar adım götürülüyoruz iktidar eliyle.