Eğer bir milleti, çizgisinden saptırmak istiyorsanız, işe inandığı dinsel değerleri sulandırarak başlamalısınız..
Sonra mimarisinden, yaşam tarzına, kültür ve sanatından, girip çıktığı mekana kadar köklü bir değişimi ürkütmeden yavaş yavaş gerçekleştirebilirsin.
Mesela kafasındaki evrensel suç ve günah kavramlarının şekil değiştirmesini sağlayacaksın.
Sonra zerketmeye başlayacaksın, yaratmaya çalıştığın kültürün genlerini damarlarına.
Merak etme, ilk zamanlar yadırgasa da hazmede hazmede istediğin kalıplara oturacak..
Günlük sosyal hayattan başlayalım dilerseniz..
Şöyle bir hareketli caddenin başına yerleşip önünüzden akan insan selini izleyin.
Erkeklerin kahır ekseriyeti sakallı.
Ama ne sakal.
Hırpanisi, ruhanisi, şeytanisi birbirine karışmış, ayırt etmek mümkün değil.
Zira, bize o yaşam tarzını dayatmaya çalışanlar ‘Ayrıcalıklı olmak’ diye lanse etmişler sakalı, şalvarı.
20-30 yıl öncesi görüntülere bakıyorsunuz, modern insanlar ülkesi Türkiye, günümüzde bu anlamda adeta Araplaştırıldı.
Gerekçe basit; Sünnettir.
TV Dizilerine göz atıyorsunuz.
Kılıksız tipler, ellerinde silah, konusu kavga ve savaş..
Kendi sanatını icra ediyor bu yoz kültür.
TV Kanalları, hurafe merkezi oldu..
Yayındaki konuklar, “Dün gece rüyamda” diye başlıyor, akla hayale gelmeyecek yalanlarla kafaları, zihinleri karıştırmaya çalışıyor.
Konuşan adamların titrine bakıyorsun, Prof. ya da Doç..
O kadar rahat yalan söylüyorlar ki;
Tek kaynakları ‘Dün gece rüyamda..’
Hatırlıyorsunuz sanırım, Cami de biriken yığınlara hitabeden yobazın, "Ahmet Davutoğlu'na Başbakanlık Allah tarafından tebliğ edildi" dediğinde aldığı alkışı.
Ardından, 100 yıl önce onların kovanlarına çomak sokan ve dağıtan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, Kurtuluşun Kahramanlarına saldırılar başlıyor.
Put diyorlar, Ata’nın heykellerine.
Anıtkabir’in yıkılması gerektiğini dillendiriyorlar.
Hiç biri de sormuyor ki, “Yahu biz Atatürk’e put diyoruz, ama hiçbir Atatürkçünün gidip anıtının kenarına bez bağlayıp adak adadığını görmüyoruz. Saygı göstermenin ötesine geçmiyorlar. Oysa biz, kim olduğunu bilmediğimiz, nerede yaşadığını, nerede öldüğünden dahi haberimiz olmayan isimlerin mezarlarının başında, sözde onları aracı kılarak Allah’a şirk koşuyor, Allaha ulaşmada bunları aracı kılıyoruz. İki lokmamızın birini, yaşayan sözde evliyalarına! hibe ederek onların lüks ve safahat içinde yaşatıyoruz. Bunlar mı doğru yolda, biz mi?”
Efendiler, kendinize gelin.
Mimaride, sanatta, inançta, aile hayatında, kılık kıyafette Cumhuriyet Kültürü bilerek ve sistemli şekilde ortadan kaldırılıyor.
'Kur-an’ı oku ama, anlamana gerek yok, biz sana anlatırız' diyen ruhban sınıfı Türk Milletini Araplaştırmak için elinden geleni ardına koymuyor.
Müslüman maskesi ile dolaşan bu kesim, İslamın olmazsa olmazlarını bir kenara koymuş, bize 24 saat radyolarında, tv kanallarında, gazetelerinde Hurafeye biat kültürü aşılıyor.
Toplumsal genlerimizle oynanıyor.
O nedenle, işe Yüce Kitabımızdan başlamalı, onu anlayacak bir kültürel yapıyı inşa etmeliyiz.
O zaman sakalı, sarığı ve giydiği cübbe dışında kafasında kültür kırıntısı olmayan, ama çıkıp “Deprem üzerimize geliyordu, Allah bana sordu, depremi doğuya göndermesini istedim”, ya da “Ben her gece Allahı, Peygamberi rüyamda görüyorum” diyebilecek kadar adileşen insanların yüzlerindeki maskeleri indirebiliriz.
Unutmayın, din maskeli bu tüccarların ellerindeki hurafe silahını yok etmenin en kestirme yolu yine yüce dinimizin aydınlığıdır.
Göreceksiniz, yüce dinimizin değerleri, yüce dinimizin aydınlığı, yüce dinimizin kitabı Kur-an’ı Kerim’in ışığı, bu yarasa kılıklıların hükümranlıklarını sona erdirecek en büyük silahtır.
Artık uyanma vakti.
Bunlar dindar değil, kindar bir nesil oluşturmaya çalışıyor ve bizdeki aymazlık sürerse, bunu da korkarım başaracaklar.