Günümüzde özür dilemesi gerekenlerin sayısı o kadar hızla artıyor ki, bazen özellikle siyaset ve yönetim alanında kurumlara bir de 'özür kalem müdürlüğü' birimi kurulması gerektiğine inanıyorum.

Zira toplum olarak biz yaptığımız tüm hatalara rağmen, özür dilemeyi bir zayıflık olarak görürüz.

Zaten hata yaptığının farkına varamayan insan özür dilemeyi de düşünmez.

Hatasını görebilen ise 'onurlu' gözükmek adına bu davranıştan uzak durur.

Oysa ne kadar erdem yüklü bir cümledir; "Özür dilerim" sözü.

Hatalar karşısında özür dilemek, olumlu bir değişim oluşturabilme imkanı sağlar.

Bize düşünce ve hislerimizi kontrol etme fırsatı verir.

Özür dilemek neden zordur?

İnsanlar, içlerindeki pişmanlık ve olumsuz hissiyata rağmen neden özür dilemeyi bir seçenek olarak düşünmezler ve içlerindeki bu huzursuzluğu giderme adına çeşitli etkinliklerle kafa dağıtmaya çalışırlar.

Peki neden özür dilemeyi tercih etmeyiz?

Neden bu kadar zordur özür dilemek-dileyebilmek?

İnsan davranışı, oldukça karmaşıktır ve her birey kendi değerleri ve deneyimleri ölçüsünde hareket eder.

Zira özür durumunda da "insanın biricikliği" rol oynar.

Özür dileme salt yanlışlıklara ve suçluluklara karşı bir cevap olarak düşünülür.

Nitekim hata yapmadığını düşünen biri kuvvetle ihtimal özür dilemeyecektir.

Ondan değil midir, bazı yönetenlerin belli konularda haftalık fikir değiştirmelerine rağmen, hatayı kabul etmemesi, özür dilemeyi aklından bile geçirmemesi.

Hata yaptığını kendince fark eden ve hatasını kabul eden biri de özrü zayıflık olarak gördüğü için karşısındaki kişiye "güçlü", "onurlu" gözükebilmek adına özür dilemeyebilir.

Kimimiz de hatayı kabul etmenin bizi hep kusurlu davranmaya yönelteceğini, hataya yatkın insanlar yapacağını düşündüğünden özür dilemez.

Özür dilemekle bir nevi sorumluluğu bir seviyede üzerimize alıyoruz, kusurlarımızı düzeltmek için değişimi başlatıyoruz demektir.

Hepimiz biliyoruz ki kimse mükemmel değildir; önemli olan, hatanın mümkün olduğunca bir daha tekrarlanmamasıdır.

Ne kadar çok kusurumuzu kabul edebiliyorsak, o kadar çok kendimize olumlu değişim oluşturabilme adına çalışabiliyoruz demektir.

Özür dileme kapasitesini geliştirmek zor olabilir, nitekim zaman da alacaktır.

Fakat gururu ve gelişimimizi engelleyen düşünceleri bir kenara bırakıp olaya kişisel gelişimimiz ve psikolojik açıdan bakarsak, özür dilemek bizlere düşünce ve hislerimizi izleme imkanı verebildiği gibi daha sağlıklı bir iletişim imkanı da sunacaktır.

Ve tabii ki, her şeyin başı özür dilemek durumuna düşecek hatalar yapmamak.

Ancak yukarıda da söyledim.

Yoğun bir gündemin, yoğun bir işletmenin, yoğun bir atmosferin bizi girdap gibi içine çektiği bir dünyada, hata yapmamak mümkün değil.

Böylesi durumlarda özür dilemek de, zayıflık göstergesi değil, erdemli insan vasfıdır.

Bazen derler ki, “Ben özür dilemeyi gerektirecek hata yapmam”

Acaba..

Önyargılarla kuşatılmışlığın içinde, yaşamaya çalıştığımız bir dönemde hata yapmamak mümkün mü.

Mesela şöyle bir zihin egzersizi yapalım;

17 ve 25 Aralık kahramanları toplanıp çıksalar milletin huzuruna, hep birlikte; "Hatalıydık, özür dileriz" dese.

Ya da, Pensilvanya'yı ikinci adres yapan bir isim, "Haksız yere bizim ekiplerimizin cezaevlerine soktuğu, intihar eden, hayatı kararan herkesten ve Türk Milletinden özür diliyoruz. Hata yaptık. Şimdi bize karşı da hata yapılıyor" dese..

Ya da, Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp, "Ak Saray'da ölçüyü kaçırmışız, Milletimden özür diliyorum. Daha mütevazi bir bina yapılabilirdi. Ölçüyü tutturamamışız." dese.

Sayın Devlet Bahçeli ya da çıkıp dese ki, "Partili Başkanlık Sistemi bu ülkeye, bu millete göre değilmiş, bu sistemin gelmesi noktasında verdiğim çabanın sonucu çökmüş bir Türkiye'nin yaratılmasına verdiğim katkı için, bu Aziz Milletten özür diliyorum. Yeniden Parlamenter Demokratik Rejime döndürmek için ülkeyi elimden geleni yapacağım" dese.

Parti Genel Başkanları, sırayla çıksalar kürsüye, "Eleştirinin dozu biraz kaçtı, özür diliyoruz" deseler.

O Malum İşadamı çıkıp, "Ağzımdan kaçtı, argo bir adamım. Kalbini kırdığım Türk Milletinden özür dilerim" diyebilse..

Dursun Ataş çıksa ve dese ki, "Oylarıyla seçildiğim Kayseri Halkının emanetine sahip çıkmayıp onları hayal kırıklığına uğrattım" dese.

Mehmet Özhaseki mesela çıksa ve dese ki; "Mevlana'nın Hocası Seyyid-i Burhaneddin gibi bir Ulu'nun adını indirip yerine tabelaya kendi adımı yazdırdığım, ya da yazılmasına seyirci kaldığım için özür diliyorum" dese.

Veya Memduh Büyükkılıç, "Ballı Villa arsaları dağıttığım için, bu Aziz Milletin Parasını har vurup harman savurduğum için özür diliyorum" dese.

Memleketin iklimi değişir mi değişmez mi?..

O halde, hata insana özgü bir kavramsa, özür dilemekte insana özgüdür.

Bu sabah, unutmaya çalıştığınız hatanın muhatabından özür dileyerek bir başlangıç yapın.

Yarın ise yılın son günü yayınlayacağınız Yeni Yıl Mesajlarında bu Aziz Milletten özür dileyin.

Zira bazılarınız için özür yetmez, Tövbe-i Nasuh gerekir.

Ama olsun, bir özür dilemeniz bile iklimin değişeceğini size gösterecektir.

Göreceksiniz, bir özür sözü sizin dünyaya bakışınızı değiştirecektir.