17 Aralık süreciyle patlak veren AKP-Gülen Cemaati hesaplaşması tüm Türkiye'de büyük yankı uyandırdı.
Ergenekon davasının avukatı olduğunu söyleyen eskinin başbakanı şimdinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendisi, ailesi, kendisine yakın iş adamları ve bakanlarına yapılan operasyon girişiminin ardından, (Girişim diyorum çünkü cemaat şimdilik mindere sırtüstü yatmış durumda gözüküyor) taaruza geçti cemaate savaş açtı.
Önce Ergenekon sanıkları salı verildi, ardından cemaatçi olduğu iddia edilen hâkim savcı, polis, öğrenmen kim varsa hedef tahtasına oturtuldu.
O süreçte patlak veren ses kayıtları herkesin malumu, gerçek veya montajdı bunların artık pek bir önemi kalmadı sanırım.
Çünkü yaşanan sürecin devamında Adalet ve Kalkınma Partisi, girdiği bir yerel bir de Cumhurbaşkanlığı seçiminden açık ara fark atarak çıkmayı başardı.
Demek ki halk hayatından memnun.
Bu duruma söylenecek fazla söz yok sanırım!
Eğer haklarında çok ciddi iddialar ortaya atılan devlet büyüklerinin aklanma makamı sandık ise!
Çünkü hukukun üstünlüğün var olduğu demokratik ülkelerde hiç bir devlet adamı makamı ne olursa olsun kendisini seçimle aklayamaz!
O ülkelerde siyasetin girmeye dahi cesaret edemediği bağımsız mahkemeler kanalıyla kim olursanız olun en ufak bir otel faturasından dahi hâkim karşısına çıkabilirsiniz!
Çünkü devlet malı oralarda büyük bir özveriyle korunuyor!
Bu gibi durumlarda o ülkelerin adalet mekanizmaları sonuna kadar işletiliyor, o devlet büyüğü önce hâkim karşısında aklandıktan sonra temiz sayılabiliyor!
Yani seçimle falan aklanılmıyor oralarda!
Çünkü o ülkelerde halk adalete sonuna kadar güveniyor!
Adalet o ülkelerde devletin direği konumunda!
Gerçi bizim mahkeme salonlarının duvarlarında da, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'e ait olan ve bu günlerde anlamanı daha iyi algıladığımız "Adalet Mülkün Temelidir" yazıyor ancak, siyasetin müdahil olduğu yargı da atılan her adım mülkün temellerini zorluyor!
Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bakıldığında ise bu durum bariz bir şekilde gözlenebiliyor.
Türkiye sanki karpuz misali ortadan ikiye bölünmüş durumda!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu seçimden zaferle çıkmış olsa dahi, kendisine oy vermeyen yüzde 48'lik kitleyi asla göz ardı edemez!
***
Gelelim Eski Cumhurbaşkanı hemşerimiz sayın Abdullah Gül'ün durumuna!
Yeniden Cumhurbaşkanlığı'na aday olmamakla iyi mi etti kötü etti dersiniz?
Bu konuda sayın Gül'e gönül bağı olan herkes, farklı düşünüyor olabilir ama ben konuyu bir başka boyuttan ele almaya çalışacağım.
Gül, yeniden aday olmamakla birlikte Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı yolunu açarken, Erdoğan’ı Ak Parti’den de uzaklaştırmanın yolunu açtı aslında!
Başkanlık sistemine karşı olduğunu beyan eden açıklamalarıyla da, Cumhurbaşkanlığı makamına çıkmadan önce Erdoğan'ı dar bir kalıba almaya çalıştı.
Bu açıklama bence çok ciddi ve önemli bir hamle!
Kim ne derse desin Gül, bu hamle ile başkanlık sistemine geçit vermeyeceğini ilan etti.
Bence ayrışmanın göbeğinde yatan temel problem de bu!
Gül, görevi Erdoğan'a devretti şimdi köşesine çekildi bekliyor!
Kendisine Cumhurbaşkanlığı kalıbı dar gelen ve "Türk usulü Başkanlık Sistemi” hayal eden Erdoğan ise, Gül'ü saf dışı etmenin ve AKP'den uzak tutmanın yollarını arıyor!
Gül, “Partime döneceğim” dediği anda işin şekli değişiyor.
Tarihler, değişiyor ve saflar netleşiyor!
Şimdi ne olacak dersiniz?
İşte bunu zaman gösterecek!
Bundan sonra, Erdoğan'ın “Türk Usulü Başkanlık Sistemi” hayali için atacağı radikal adımlar, bana göre Gül'ün de temel stratejisini belirleyecek!
Gül'ün görevi devreder devretmez, hocası Necmettin Erbakan'ın mezarına yaptığı ziyareti iyi analiz etmek gerek!
Gül'ün ilerleyen dönemlerde ortaya koyması muhtemel hedeflerinin başarısını ise önce AKP içerisinde yaşanması beklenen farklı gelişmeler etkin rol oynayacak.
Şu günlerde özellikle Kayseri’nin önemi ise çok büyük!
Neden mi?
Hani her fırsatta, “Ak Parti’nin temelleri Kayseri’den atıldı” derlerdi ya onun için büyük önem arz ediyor Kayseri!
Bu süreçte eski Cumhurbaşkanı hemşerimiz Gül’ün, bir dönem gözü kapalı kefil olduğu Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki'nin de tavrı çok önemli.
Tabi cesaret örneği gösterip tavır koyabilirse!
Bakalım, gözle görünmeyen ancak Kayseri’de siyasetle ve ticaretle uğraşan herkesin iliklerine kadar hissettiği bu zorlu mücadelede cesaret edip Kayseri yerelinde kim dik duruş sergileyebilecek?
Kim, ilerleyen günlerde Gül’e açıktan destek olabilecek?
Kayseri'nin Gül'ü solacak mı solmayacak mı işte o an netleşecek!