Gazeteci Ali Türkaslan'ın köşe yazısıdır...

Merhaba Değerli Okurlarım…         

45 bin 968 vatandaşımızın ölmesi ve yüz binlercesinin de yaralanmasına neden olan Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası, “Afet Bölgesi” ilan edilmesi nedeniyle OHAL ilan edilmeyen diğer illerdeki spor müsabakaları aralıksız devam ediyor.

Peş peşe yaşanan depremler nedeniyle psikolojisi alt-üst olan vatandaşlarımızın normal gündelik hayatlarına dönmesi için bu tür müsabakalar büyük önem arz ediyor!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneten iradenin tüzel kişi olarak temsilcisi olan Ak Parti de, depremlerin neden olduğu yaraları sarmaya çalışılırken 25 Şubat 2023 Perşembe günü akşamı ortalık bir anda karıştı ve İstanbul Kadıköy'deki Ülker Stadyumu'nda oynanan Fenerbahçe-Konyaspor maçı sırasında, Fenerbahçe tribünlerinden “Hükümet İstifa” sloganları yükseldi.

Yaşanan protestolar nedeniyle, doğal bir refleks olarak Ak Parti hükümeti de gardını alıp savunmaya geçti ve önceki hafta Kayserispor -Fenerbahçe müsabakasında “Fenerbahçe taraftarına seyirci yasağı geldi-gelecek meselesi Türkiye gündemine oturdu.

Konu sosyal medyada da çok kısa sürede viral olup çokça tartışıldıktan sonra, Kayseri İl Spor Güvenlik Kurulu’nun Fenerbahçe taraftarı için aldığı “Deplasman Yasağı” kararı Fenerbahçe Kulüp Başkanı Ali Koç’un kulüp avukatlarına verdiği talimat sonrası yargıya taşındı.

Kayseri Adliyesi’ni adeta ayağa kaldıran yargı mücadelesinin ilkini Fenerbahçeliler kazansa da sevinçleri uzun sürmedi ve peşinden bir gün sonra gelen bir diğer mahkemenin bozma kararı dengeleri alt-üst etmeye yetti.

Günün sonunda verilen yargı mücadelesinin kaybedeni Fenerbahçe Kulübü ve dolayısıyla Başkan Ali Koç oldu.

Şimdilik; diyorum çünkü Başkan Ali Koç iş işten geçse de son yargı kararına da itiraz ettirdi diye biliyorum.

Kayserispor yönetimi konuya ilişkin sosyal medya hesaplarından birtakım açıklamalar yaparken, Fenerbahçe Kulüp Başkanı Ali Koç da Fenerbahçe TV’ye çıkıp deyim yerinde ise; “Aldı sazı eline” üstü kapalı olarak Ak Parti hükümetini sert bir dille eleştirdi.

Tek taraflı yayın yapan kulübün televizyonuna konuşan Başkan Ali Koç, yine üstü kapalı Fenerbahçe’nin eski Başkanı Aziz Yıldırım’ın başına gelenlerden dem vurarak, hızını alamayıp Kayseri maçındaki deplasman yasağına imza koyan Kayseri’deki bürokratlar için de birtakım imalarda bulundu.  

***

Öncelikle şunu belirteyim; ben bir gazeteci olarak hiçbir tarafı savunmuyorum.

Her ne kadar Kayserili olsam da mesleğimdeki tarafsızlık ilkesi nedeniyle, sadece ve sadece bir durum tespitinde bulunmak istiyorum.

Bu tür toplumsal olayları ve yaşananları algılayabilmek için, algı operasyonlarına maruz kalmadan öncelikle durum tespiti yapmak çok ama çok önemlidir!

Ama, tarafsızca!

Her neyse gelelim konumuza…

Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremler sonrası koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin 11 şehri yangın yerine dönmüş, devletin tüm kurumlarıyla birlikte sivil toplum örgütleri de bölgede seferber olmuş yaraları sarmaya çalışıyor, diğer yandan ise Fenerbahçe tribünlerinden “Hükümet İstifa” sloganları yükseliyor.

Böyle bir durum da Türkiye’yi yöneten Recep Tayyip Erdoğan değil de, siz olsaydınız ne yapardınız?

Kimse kendini kandırmasın, toplumsal vatandaşlık bilinci bizim ayarımızda olan hiçbir ülkenin iktidarı ve yöneticileri farklı bir şey yapmaz-yapamaz-yapmak da istemez!

Vatandaşlık bilinci konusunda, Türkiye Cumhuriyeti sonuçta bir Japonya değil…

“Bu tür toplumsal tepkileri baskılayıp, yasaklamak, Türkiye de sağlıklı netice verir mi?” diye soracak olursanız, “Gezi Parkı” olaylarından başlayarak onu uzun-uzun sabahlara kadar tartışırız!

Bir Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olarak; Ak Parti iktidarının birçok icraatını bende beğenmiyorum.

Ama Ak Parti’nin iyi yaptığı şeyleri de göz ardı edip, dipsiz-tabansız salt muhalefet olmayı da doğru bulmuyorum. 

Kamu yararına faaliyet gösteren tarafsız bir gazeteci de, hiçbir siyasi beklenti içerisine girmemeli!

Doğru olan da bu…

Siyaseti, bırakalım siyasetçiler yapsın!

***

Siyaset demişken, “Fenerbahçe Kulüp Başkanı Ali Koç’un taraftar tribünlerinden yükselen “Hükümet istifa” sloganlarına karşı takındığı tutum ve FB TV’den Kayseri özelinde yaptığı açıklamalar siyaset mi? Siyaset değil mi?” isterseniz birazcık onu analiz edelim!

İlk olarak şunu belirtmeliyim; ben siyasetçi olsam (Allah Yazdıysa Bozsun)  böyle toplumsal tepkileri baskılamak veya yasaklamak yerine, kontrollü serbestlik ortamının tesisini sağlamaya çalışırdım.

Bana göre doğru olan da budur.

Türk siyasetine damga vuran, kendi tabiriyle 6 kez gidip 7 kez gelen, Türkiye Cumhuriyeti’nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in kendisine küfrettiği için tutuklanan vatandaşı cezaevinden çıkarma talimatı verirken kullandığı “Bu hâkim ve savcı arkadaşlar da bazen kantarın topuzunu kaçırıyorlar. ‘Başbakan’a hakaret etti’ diye bir vatandaş tutuklanır mı? Biz burada oturuyoruz, haberimiz olmuyor. Yaptığımız uygulamalarla kim bilir adamı nasıl bunalttık ki, canını sıkmışız ki bize galiz küfürler etmiş” şeklindeki sözleri, Türk siyasetine örnek olmalı ve Siyasal Bilimler Fakülteleri’nde ders olarak anlatılmalı.

Deprem bölgesindeki 11 şehrimizde, AFAD’ın depremzedelere zamanında müdahale etmekte geciktiği iddiaları kol geziyor, özellikle sosyal medya platformları bu tür iddialarla çalkalanıyor.

Ama söz konusu iddialar ne ölçüde doğru bunu kimse bilmiyor, çünkü herkes yaşanan olaylara kendi penceresinden bakıyor!   

Yıkılan şehirlerdeki binalara, cadde ve sokaklar enkazla kaplandığı için ilk etapta ulaşılamamış olması, deprem felaketinin büyüklüğü karşısında AFAD’ın yetersiz kalması elbette Ak Parti hükümetinin sorumluluğundadır.

Ama şunu da unutmamak gerekir ki; biz kurtarma ekibini yönetin biri olsak o gece  geçeceğiniz tek bir yol var ve o yolun üzerinde bir enkaz var, insanların enkazdan çığlık sesleri yükseliyor biz olsak ne yapardık?

Kurtarma operasyonun başladığı ilk saatlerde yolları kapatan o enkazlara insanlar göçük altında bağrışırken kepçeleri sokup yolları açma talimatını vermek makamı ne olursa olsun ilgili siyasetçi ve bürokratta vicdanen genişlik ve mangal gibi yürek ister!

Yaşanan felakete müdahaledeki siyasi ve vicdani sorumluluğun yükünü, emin olun başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, hiç kimse üzerinden atamaz!

Halk, bölgede yaşananları ve sonrasında gelişen olayları an be an takip etti ve gördü!

Vatandaş, zaten Ak Parti hükümetine notunu çoktan verdi.

“Asrın Felaketi” dendi ve 11 şehirde 13 buçuk milyon vatandaşımızın, depremlerde doğrudan etkilendiği söylendi.

Depremi yaşayan şehirlerimizde eşini, çocuğunu ve yakınlarını toprağa veren, canı yanan vatandaşlarımızın devlete ve devleti yönetenlere tepki göstermesi çok doğal ve bundan doğal bir şey olamaz!

Çünkü insanlar acılı ve o esnada karşısına kim çıksa öfkesini ona boşaltacak!

Televizyonculuk dönemimdeki haber merkezinde çalıştığım yıllardan biliyorum, ölümlü bir kaza-bela yaşandığı vakit, travma sonrası gelişen öfkeyi bölgeye ilk giden sağlıkçılar ve gazeteciler göğüsler.

Ambulansların hep geç geldiğinden bahsedilir ve sorumluluk tamamen ambulans şoförlerine yüklenir, fatura onlara kesilir.

Aslında o kazaya yetişmeye çalışan ambulanslara yol vermeyen de, ambulansların kullanması gereken şeritleri sanki babamızın malı gibi tep tepe kullanan da bizleriz!

Koç Holding’in Eski Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, 21 Ocak 2016 tarihinde sabah sporu yaptığı sırada kalp krizi geçirmiş, kaldırıldığı Beykoz Devlet Hastanesi'nde ilk müdahalesi yapılmış, daha sonra kaldırıldığı Amerikan Hastanesi'nde 55 yaşında hayata gözlerini yummuştu.

Allah bilir ama; o esnada kendisini taşıyan ambulansı İstanbul trafiğinde ilerleyebilse belki de sahibi olduğu Amerikan Hastanesi’nde kurtarılabilirdi.

Allah rahmet eylesin…

İstanbul’un bir numarası olarak adlandırılan Amerikan Hastanesi, Vehbi Koç Vakfı’na aittir.

Diyeceğim o ki; biz depreme dayanıklı sağlam binalar yapmazsak, deprem sonrası yıkılan binaların enkazında ölmek de kaderimiz olur!

Şehirlerimizdeki caddelerimizi ve sokaklarımızı yangın, sel, deprem ve diğer afetlerde bina yıkılması ihtimaline karşı geniş yapmazsak, yardım gelmesini beklerken eksi 20 derecelere varan soğuk havalarda donarak ölmek kaderimiz olur.

Yaşadığımız şehirlerimizi daracık sokakları olan, beton yığınları haline getirirsek trafikte hastaneye yetiştirilmeye çalışılırken ambulans içerisinde ölürüz.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, bizim yani hepimizin topyekün bir zihniyet devrimine ihtiyacımız var!

Depremde ve diğer doğal afetlerde ölmek, kader mi kader değil mi varın ona siz karar verin!

***

Fenerbahçe Kulüp Başkanı Ali Koç isterse, kendi taraftarının tribünlerindeki doğal tepkiyi sağ duyu çağrısı yapıp kontrol altına da alabilirdi.

Ama yapmadı…

Olayları akışına da bırakmamayı tercih eden Koç, tepkiyi bastırmaya çalışan Ak Parti hükümetine de adeta Kayseri Adliyesi üzerinden kafa tuttu!

Kayserispor Kulüp Başkanı Ali Çamlı üzerinden de Kayseri siyaseti ve bürokrasisine verdi veriştirdi.  

Sayın Ali Koç, twitter üzerinden taraftara seslenip “Stadyumlar siyaset yapacak yer değildir”, “Spor siyasete alet edilmemeli” diye bir söylemde bulunmuş olsa hiç bu gerginlikler yaşanmamış, bende bu köşeyi yazmıyor olacaktım.

Siyasiler ve devlet başkanları tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi stadyumlarda protesto edilip istifaya çağrılabilir, hatta yuhalanabilir de!

Bu durum gayet doğal ve normal bir tepkidir…

Demokratik ülkelerde halkın tepkisine ve eleştirisine karşı tahammül, olmazsa olmaz vazgeçilmez bir unsundur!

Ben buradan Sayın Ali Koç’u Fenerbahçe’yi yönetirken ve taraftarı yönlendirirken siyasi söylemlerden uzak durmaya davet ediyorum.

Özellikle içinden geçtiğimiz şu günlerde!

Siz futbolunuzu oynayın, bırakın siyaseti siyasetçiler yapsın!

Yaşanan deprem felaketleri nedeniyle, ülke yangın yeri olup yaralarını sarmaya çalışken, bir de bu tür gereksiz işlerle uğraşmayalım!

Bu durum; yarasına dikiş atılan hastayı tedavi etmeye çalışan doktorun gözüne yumruk atmaktan farkı yok.

Bırakın herkes işini yapsın…

Eğer siyasi söylemlerde bulunmaya devam edecekseniz seçime kadar Ak Parti hükümetini eleştirecek çok vaktiniz olacak biraz sabredin, hele müsaade edin de şehirlerimizdeki şu enkazlarımız ortadan kaldırılsın!

Bırakın da yaralarımız sarılsın…

***

Fenerbahçe Futbol Takımı taraftarsız olarak, RHG Enertürk Enerji Stadyumunda Kayserispor ile karşıya gelirken, Kayseri’de çok ilginç bir gelişme daha yaşandı. 

Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı ile Melikgazi Kayseri Basketbol Kadın Basketbol takımı, taraftarsız oynanan futbol maçından birkaç saat önce, Kadir Has kongre merkezinde karşı karşıya gelip maç yaptı.

Fenerbahçe’ye karşı, futbol maçında alınan kararın basket maçında alınmaması ise dikkat çekti.

RHG Enertürk Enerji Stadyumuna giriş yapan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, 90 dakikalık maçı ayakta izleyerek önce Kayseri’yi, sonra da Ak Parti hükümetini protesto etti.  

Başkan Ali Koç’un Kayserispor Kulübü tarafından nezaket gösterilerek kendisine tahsis edilen 113 numaralı protokol locasını da hiç kullanmadığı öğrenildi.

Ayakta maç izleyip, Kayseri’deki deplasman yasağını kendince protesto eden Başkan Ali Koç’a karşı, Ak Partili bazı Belediye Başkanlarımızın tutumu ise adeta hafızalara kazındı.

Söz konusu basket müsabakasını Fenerbahçe Kulüp Başkanı Ali Koç ile birlikte izleyen Melikgazi Belediye Başkanımız Mustafa Palancıoğlu’nun sergilediği sevecen tavır partililerini ve izleyenlerin dudaklarını ısırtmaya yetti de arttı.  

Sanki hiçbir şey olmamış, Ali Koç partisi Ak Parti’ye ve Kayseri’ye hiçbir şey söylememiş gibi sevecen davranışlar sergilen Başkan Palancıoğlu, tüm Kayseri halkını da çok şaşırttı.

İŞTE BAŞKAN PALANCIOĞLU İLE BAŞKAN ALİ KOÇ'A AİT ÇOK ÖZEL VİDEO

Sergilediği tutarsız davranışlarla Kayseri halkını şaşırtan bir başka isim ise Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç idi!

Memduh Büyükkılıç başkanında partisi Ak Parti’yi ve Kayseri’deki bürokratları hedef alan nitelikte açıklamalarda bulunan Ali Koç’a karşı sergilediği yakınlık, çevredeki herkes tarafından şaşkınlıkla karşılandı.

Başkan Memduh Büyükkılıç’ın protokol odasına gelip kendisine selam dahi vermeyen Ali Koç’un Kayserispor Başkanı Berna Gözbaşı’nın sahibi olduğu 107 numaralı locada ayağına kadar gitmesi ise tepki ile karşılandı.

iŞTE BAŞKAN MEMDUH BÜYÜKKILIÇ VE ALİ KOÇ'A AİT O ÇOK ÖZEL  FOTOĞRAF

Büyükkılıç ve Palancıoğlu başkanlara buradan sormak lazım siz hangi partilisiniz?

Yoksa, Kayseri de Ak Parti içerisindeki İrlandalı belediye başkanları sizler misiniz?

Özel locasını açıp Başkan Ali Koç’un hemen yanında konumlanan Kayserispor Eski Başkanı Berna Gözbaşı’na artık da söyleyecek söz bulamıyor, kendisini önce Kayserispor taraftarına sonra da “Kapalı Kale”ye havale ediyorum.

Sağlıkla kalın!