Farkında değil misiniz?

İktidar, toplumun can yakıcı sorun ve sıkıntılarını perdelemek için seccadeyi bile örtü haline getirip kullanıyor.

Parti binalarının önünde görevlendirilen magandalar havaya ateş açıyor, kıymanın 300, soğanın 30 liraya çıktığı gerçeği birden bire unutuluveriyor.

DSP Cumhur İttifakına katıldı, Ahmet Özal Millet İttifakını destekleyecek.

Kimin umurunda kardeşim.

Güzel ülkem alev alev.

Açlık ve yetersiz beslenme yüzünden bu ülkenin geleceği olan çocuklar hastane köşelerinde.

Kayıtlı, kayıtsız 10 milyon yabancı çöreklendi ülkeye ve onların oluşturduğu konut talebi yüzünden kiralar uçtu.

Dün İstanbul’da bir semt pazarından yansıdı etiket,  acı sivri biber 100 lira.

İki yıl önce sıvı yağın yükselişini, 4 yıl önce soğan fiyatlarının kontrolden çıkışını tartışıyorduk.

Şimdi, yaşamak için tüketmek zorunda kaldığımız et, süt, peynir, zeytin, yumurta, tekmili birden terk etti mutfaklarımızı.

Baksanıza, köşe başlarını tutmuş kirli sermaye, TV Kanallarına baskı yaparak Kemal Kılıçdaroğlu’nun hazırlattığı reklam filmlerinin yayınlanmasını engelliyor.

Ama hala konuştuğumuz, iktidarın hazırlayıp masaya koyduğu yapay gündem.

Siz bu seçimde partilere mi oy kullanacağımızı sanıyorsunuz.

Ya açlığı, ya karnımızın doymasını oylayacağız, bu seçimde.

Görmüyor musunuz, ‘Açım’ demenin bile yasaklandığı bir baskı süreci yaşıyoruz.

Ya hürriyeti, ya istibdattı oylayacağız bu seçimde.

Görmüyor musunuz, ‘Ama’ diyen, ‘Fakat’ diyen ne çok aydınımız işinden edildi, ne çok düşünenimiz sudan sebeplerle cezaevlerinde.

Ya eğitimi, ya cehaleti oylayacağız bu seçimde.

Görmüyor musunuz, tarikat okulları, tarikat yurtları, kaçak tarikat evleri ile donandı güzel ülkem.

Ya eşit yurttaş olmayı, ya da kul, tebaa olmayı oylayacağız bu seçimde.

Görmüyor musunuz, Ülkenin Cumhurbaşkanı. Osmanlı Padişahları gibi pula çevirdiği 200 liralıklar dağıtarak geziyor, sonra da “Veren eli alan el görmemeli” edebiyatı yapıyor.

Ya adaleti, ya sefaleti oylayacağız bu seçimde.

Görmüyor musunuz, tartışılan suikast ve cinayetlerde açık ya da gizli yer almış, adamları milletvekili yapmak isteyen bir anlayış var siyasetin merkezinde.

Ya pul olmuş paramızı, ya saygınlığı her alanda benimsenmiş bir Türkiye’yi oylayacağız bu seçimde.

Görmüyor musunuz, daha düne kadar ekonomilerine acıyarak baktığımız Yunanistan, Bulgaristan, İran, Gürcistan gibi ülkelerin ‘Ne alırsan 10 leva’ pazarı haline geldi güzel ülkem.

Eğer yaşananlar içine siniyorsa.

Eğer çocuğunun geleceğini bu sistemde aydınlık görüyorsan.

Eğer hala, ‘Her alanda fırsat eşitliği var, liyakat var’ diyebiliyorsan.

Eğer, haraç, mezat ortadan kaldırılan, Demokrasi’yi, Cumhuriyeti, Milli ve Manevi değerleri özlemedi isen, senin için yapılacak bir şey kalmadı.

Allah ıslah etsin.

Ama yaşananlar, yaşatılanlar, hırsızlıklar, yolsuzluklar, uyuşturucu pazarı haline gelişimiz, çocuklarının, torunlarının geleceği, midendeki gurultu, ev sahibinle yaşadığın gürültü, uluslararası itibarımızın yok oluşu, kentlerde oluşturulan her şey bedavacı sığınmacı ve mülteciler, Domuz bağı cinayetlerinin sorumlularının meclis kapısına dayanması, parti merkezlerinden tasarlanan cinayetler, eğitimsizliğin, çocuğunun işsizliği, aldığın maaşın daha banka önünde tükenmesi, çocuğunun gündüz uyuyup gece evde sabaha kadar oturarak ‘ev genci’ sınıfının bir ferdi olması, ya da akşama kadar ayaklarına kara sular inene kadar iş araması seni rahatsız etmiyorsa mesele yok kardeşim.

Git oyunu kime verirsen ver.