Cennet ülkem Türkiye, hafta sonu 24 Haziran 2018’de kör-topal da olsa büyük bir demokrasi sınavı verdi.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından 21 Temmuz 2016'da ilan edilen Olağanüstü Hal’in (OHAL) gölgesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin saf dışı bırakılıp Kanun Hükmündeki Kararnamelerle yönetildiğimiz bir ortamda, Türkiye seçime gitti.

Halkın seçime katılım oranının yoğunluğu sevindirici olsa da, bu demokrasi yarışının eşit şartlarda yapıldığını söylemek yine mümkün olmadı. Cumhurbaşkanlığı’na aday olan 6 isim ve partileri yine kamu kaynaklarından eşit derecede faydalanamadı!

***

Uluslararası alanda Zeytin Dalı, Münbiç operasyonları ile ABD ile yaşanan F-35 krizinin gölgesinde ve S-400 füzelerinin tartışıldığı bir ortamda seçime girdik.

24 Mayıs 2018 tarihinde 1 Amerikan Doları 4.8551 TL seviyesini, aynı gün 1 AVRO’nun 5.692 TL’yi bulduğuna, aynı günlerde çeyrek altının ise 315 TL’yi aştığına şahit olduk!

Bugün itibariyle Benzin fiyatı 6.31 TL, Motorin fiyatı 5.79 TL, LPG fiyatı ise 3.63 TL’yi görürken, et ithalatı, saman ithalatına ek olarak patates-soğan ithalatı söylemlerinin tavan yaptığı bir seçim süreci geçirdik!

***

FETÖ, PDY, PKK, PYD ile birlikte terörü tavan yapmış, halkı ekonomik kriz korkusu sarmış bir ortamda girdiğimiz seçimde, Türkiye halkından 26 Milyon 324 Bin 482 oy toplayan Recep Tayyip Erdoğan yüzde 52.59 oy oranıyla Cumhurbaşkanı seçilirken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile birlikte temsil edilen Cumhur ittifakı ise yüzde 53.66 oranında oy aldı.

***

Şimdi biraz durup düşünün…

Seçim öncesi, “Recep Tayyip Erdoğan giderse ülke ekonomisi çöker” , “Ak Parti giderse ülke kaos ortamına sürüklenir”, “Batı Recep Tayyip Erdoğan’ın gitmesini istiyor” , “Recep Tayyip Erdoğan tüm dünyaya kafa tuttuğu için kalması gerek” söylemlerini aranızda duymayan yoktur sanırım!

Yok tabi…

Yukarıda sıraladığım sözlerin en az bir veya ikisini hepimiz, hemen hemen etrafımızdaki herkesten bu tür söylemleri işittik!

Hatta Ak Parti’nin seçimlere az bir süre kala tüm televizyon kanalları ve sosyal medya platformlarında yayına verdiği Zümrüdü Anka Kuşu isimli reklam filminin ana temasında aslında, halka bu algı pompalandı.

Bu zafer aslında, Türkiye’yi erken seçime götürdükten sonra “Recep Tayyip Erdoğan’sız Türkiye batar” algısını ortaya atıp siyasete yön veren, üst aklın zaferidir!

Yaşadığımız süreci yukarıda paylaştığım etkenlerle birlikte değerlendirdiğimizde, bana göre bizlere tam anlamıyla aslında ölüm gösterilip sıtmaya razı edildik!

Türkiye bu duruma yabancı ama bu yöntem tüm dünya siyasetinde etkili olan üst aklın etkin bir biçimde kullandığı kusursuz bir rıza biçimidir!

***

Recep Tayyip Erdoğan yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminin İlk Cumhurbaşkanı oldu.

Peki şimdi ne olacak?

Başımız göğe erecek mi?

Demokrasiye inanan biri olarak ben, bu saatten sonra Sayın Cumhurbaşkanım Recep Tayyip Erdoğan’dan halka yani bizlere verdiği vaatlerin takipçisi olacağım!

Petrol’ü yanı başımızdaki ülkelerde çıkmasına rağmen elin Amerikalısı , İngilizi, Fransız’ı ve Alman’ından fazla paraya almak zoruma gidiyor!

Bize çocukluk ve öğrencilik yıllarımızda Türkiye’nin tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlı bir ülke olmadığını öğrettiler! Bu doğru ise, 5’nci sınıf geri kalmış Dünya ülkelerinden ne idüğü belirsiz et ithalatı yapmak, saman ithalatı yapmak Türkiye’ye yakışmıyor!

Patates- Soğan ithal etme meselesine gelince Türk halkı yiğittir, bu yiğit halkımızı kuru soğana muhtaç etmemenizi rica ediyorum.

Cennet ülkemizde dört mevsimi yaşadığımız halde, tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlı olan bir ülkenin bilim ve teknoloji de kendi kendine yetebilmesi fikrini aklım almıyor!

Savunma sanayi konusuna gelince, F-35’ler için elin Amerikalısı’nın ağzından çıkacak cümleleri takip etmeyi bir Türk vatandaşı olarak içime sindiremiyorum.

Son olarak, bundan 16 yıl önce söz verdiğiniz gibi 1 Amerikan Dolar’ının 1 Türk Lirası olacağı günleri sabırsızlıkla bekliyorum!

***

Bu arada unutmadan ben demokrasi aşığı bir gazeteciyim!

Bir gazetecinin siyasetle ve siyasetçiyle doğrudan ilişki kurup mesleğe devam etmesine kesinlikle karşıyım.

Şunun bilinmesini isterim ki; benim için aslında seçimleri kimin kazandığının pek bir önemi yok!

Yukarıda sayıp arzu ettiğim şeyleri önümüzdeki 5 yıl içerisinde Recep Tayyip Erdoğan yaptığı taktir de 2023’de oyum kendisinedir belirtmek isterim.

Not: Yarın Kayseri’deki seçim sonuçlarını değerlendireceğim. Yaşadığım sağlık sorunlarım nedeniyle köşe yazılarımı ihmal ettiğim için siz değerleri okurlarımdan özür diliyorum. Bundan sonra elimden geldiğince, dilim döndükçe daha sık yazı yazmaya çalışacağımın sözünü vererek hepinize saygılar sunuyorum.